Sermet ve Macit birlikte büyümüş iki kuzendirler. Sermet okuduğu kitapların da etkisiyle yaşadığı dünyaya ve çevresine uyum sağlamakta zorlanmaktadır.
Babasının memuriyeti nedeniyle ailesinden ayrı, amcasının evinde
yaşamak zorunda kalan Macit ise bu ayrılığın hıncını Sermet'ten çıkarmak
arzusundadır. Aralarındaki kavga ve didişmeler yerini yavaş yavaş farkına
varacakları aşka bırakır.
Perda-yı Garam 1899 yılında yayımlanan Eylül romanının bir bakıma ön çalışması niteliğindedir. Derin ruh tahlillerine girilen kahramanlar, hayattan beklediklerini bulamamış, mücadele gücü kalmamış, çözümü intiharda arayan karakterlerdir.
Diyaloglarda konuşma dili hakimken, betimleme ve anlatımda bol miktarda Farsça tamlamaya, bugün kullanılmayan kelimelere yer verilmiştir.