Mehmet Akif Ersoy'a zimmetlenmiş bir görev: Kur'an'ı Kerim'in Meali. Yaptığı meal için "Tercüme güzel oldu hatta umduğumdan daha iyi. Lakin onu verirsem namazda okutmaya kalkacaklar. Ben o vakit Allah'ımın huzuruna çıkamam ve peygamberimin yüzüne bakamam." demiştir. Anlamaya çalışmak lazım yargılamadan önce. Böyle şahsiyetlerin kimsenin avukatlığına ihtiyaç duyduğunu düşünmüyorum. İstiklâl Marşı'ndan dolayı ona kıymet verenler mealini yaktırdığı fikri için bir nevi manevi linç ediyor onu. "Ben sağ olur da gelirsem noksanlıklarını ikmal eder ondan sonra basarız. Şayet ölür de gelmezsem bu eseri yakarsın." Onun bu kadar net ifadelerle anlattığı bir durum var ortada. Daha sonra bu görev Elmalılı Hamdi Yazır'a verilmiş ama biraz araştırınca durum ne kadar hassas anlaşılıyor. Herkes meal için çok çok sade yazmış. Ben öyle düşünmüyorum. Kesinlikle anlaşılır. Bir problem yok ama sade değil. Ne olursa olsun dönemin dilini yansıtıyor, sade olması mümkün değil. Tercüme niyetiyle giriştiği bir iş var ortada neden süslü püslü işlere girsin zaten? Karışık zor bir konu bu. Benim okuduğum bu baskıda Kur'an'ı Kerim'in 40 sayfası yani iki cüzlük meali var. Ama anladığım kadarıyla bir gün elimize tam bir Mehmet Akif Ersoy meali geçme ihtimali var.

Mehmed Akif Ersoy'un Kur'an MealiMehmet Akif Ersoy · Büyüyenay Yayınları · 201773 okunma

·

159 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.