Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

188 syf.
9/10 puan verdi
·
9 günde okudu
"Öteki" (Dvoynik) iki kez neşredildi. Talihiyle isminin hakkını kazanmış da diyebiliriz. 1846 yılının evvelinde (Şubat) yayımlanmasından önce, Dostoyevski, Belinski'nin israrı üzerine elyazmasından birkaç bölümü okumuş kendisine. Beğenmiş. "İnsancıklar" (Bednıye Lyudi) ile beklenenden fazlasıyla şöhret kazanan, rağbet gören yazar, ikinci eseri üzerine olumlu not alınca umutlanmış. "Otoçestvennıye Zapiski" dergisinde basılıyor. Tam tersi vaziyet söz konusu olacak. Nabokov'un deyimiyle 'edebiyatçı kibrine bürünmüş' Dostoyevski için "Öteki"nin eleştirel bağlamda başarısızlığı, kendisi için hazmetmesi zor bir durum olmuştur. Hatta, abisine mektubunda Golyadkin'e (romanın ana karakteri)"küstüğünü" yazmıştır. Kolay değil, hakikaten de ağır eleştirilere maruz kalmıştır. V.Belinski "sinir bozucu saçmalık", "çok uzatmış, üçte birine kadar azltılmalı"; K.Aksakov "apaçık Gogol taklitçiliği", "poetik yetenekten mahrum"; L.Brant "ölümcül derecede sıkıcı"; A.Grigoryeviç "patalojik, terapötik ama hiç edebi olmayan" diyerek olumsuz eleştirilerde bulunmuşlar. Bu eleştirmenlerin hepsi o dönemin A sınıf elştirmenleridir. Düşünün ki, ilk önce bir kaç bölümü de olsa beğenip takdir eden, eser yayımlandıktan sonra ise tam metni okuyan Belinski, eseri de yazarını da tabiri caizse yerin dibine gömüyor. Bizim o ilk metni okuma şansımız olmadığı için bu eleştiriler konusunda yorum yapamıyoruz maalesef. Fakat, Dostoyevski'nin yakınmalarına bakınca, aslında çom önemli bir konuya temas ettiğini ve bu konuda iddialı olduğunu hatta kendisine ciddi anlamda başarı getireceğinin beklentisi içinde olduğunu görüyoruz. Çünkü, abisine mektuplarında bu povestinin tutması sonraki planlarını da çok etkileyeceğini yazmıştı. Çok zor da olsa eleştireleri hazmedip eseri üzerinden yeniden çalışmaya başlıyor. İnanın ki, böyle ağır eleştirilere maruz kalan eseri "Suç ve Ceza" olsaydı belki ondan vazgeçerdi fakat Dostoyevski "Öteki"den vazgeçmeyecek. Vazgeçmeyeceğini en başından söylüyor zaten. Kendi sözlerimle dile getireyim, yazar sanki herkese karşı meydan okurcasına şöyle seslenmek istemiştir: 'Bu konu edebiyatta yenidir ve benim hakkımdır, neyin pahasına olursa olsun onu sizlere kabullendireceğim!' Araya 9 yıllık sürgün dönemi girse dahi pes etmeyecek. Sibirya ve 9 yıl.. bu rakamı ve bu sözcüğü bir cümlede düşünün... Sibirya'dan döndük. Ne değişim, ne tecrübeler, ne maceralar ama..! Yeni eserlere gebedir Dostoyevski, "Öteki" biraz daha bekleyecek. Taa ki, 1866 yılına kadar... İlk baskısında "Bay Golyadki'nin Maceraları" altbaşlığıyla yayınlanmıştı, 20 yıl aradan sonra "Petersburg poeması" altbaşlığıyla roman "formatında" yayımlanacak. Evet, biz, bu düzeltilmiş, ihtisar edilmiş, sıkıcılığı minimuma indirilmiş, yeniden doğmuş 2. baskı "Öteki"yi (Dvoynik) okuyoruz. V. Nabokov bu romanı Dostoyevski'nin en iyi eseri olarak niteler, hakkında 'mükemmel' kelimesini kullanır ama bir taraftan da Gogol taklitçiliğinin açık bir şekilde farkedildiğine dikkat çeker. 'Hepimiz Gogol'ün Palto'sundan çıktık' diyen bu adam değil mi? 'Yeni Gogol doğuyor' diye nutuklar atan da kendisi değildi. Nasıl olmalıydı peki!? Rus edebiyatına topyekün bakarsak Fransız edebiyatı taklitçiliği diyelim o zaman! Neyse.. P. Kropotkin ise "Öteki"yi Dostoyevski'nin diğer sonraki 'psikopatolojik romanlarının bir öncüsü' olarak kıymetlendirir. Ben de bir okur olarak bu romanı yazarın en estetik eseri olarak değerlendiriyorum. 'Mükemmel' demek ise fazla ve çok iddialıdır. Bu kadar abartılmamalı. Sadece genel bir kanı var ki, Dosto eserleri edebi ve estetik (sanatsal) yönüyle değil, felsefi ve psikolojik yönleriyle ön plandadır. Ve bu kanı esas alındığında "Öteki" diğerlerinden seçiliyor. Romanın orijinal ismi Dvoynik'tir (Двойник). İkiz, benzeri, aynısı manalarını verse de en yakışanı 'öteki ben'dir. Sadece 'öteki' diye çevirince nispeten anlam bozuluyor. Eserin ismini de o eserin sanatsal bütünlüğünden sayarsak (ki zaten öyledir), bu bütülüğü belirli ölçüde zedeleyebilir. İkiz de diyemiyorsun, öteki de. İkiz anlamında olsaydı isimler aynı olmazdı, öteki de başkası, öbürü demektir. R. L. Stevenson'un “Dr. Jekyll ile Bay Hyde" novellasında 'öteki ben'i farklı kişilikte farklı isimde görüyoruz. Günümüzde biz artık id, ego ve süperego'nun ve hatta (müslüman olarak tasavvufi istilahlardan haberimiz varsa eğer) sevki-tabii, nefs ve ruh'un (bilinç) ne olduğuna dair az çok malumatımız vardır. Bu nedenle yazarı ve eserini garipsemeden, saçmalık diye nitelemeden açıklayabiliyoruz. O zamanı göz önünde bulundurduğumuzda eleştirilere bir anlamda hak verebiliriz. Örneğin, ben olsaydım derdim ki, bari ana karakteri hasta olarak betimle de sayıkladığını, hayal kurduğunu veya saçmaladığını düşünelim. İşte o zamanki eleştirmenler genellikle liberalist, materialist ya da ateist olduklarından, böyle şeylere de inanmadıkları için, eleştirileri de Dostoyevski'yi sebeb-sonuç ilkesine itme yönündeydi. İlk baskıda Golyadkin'in hasta olarak tasvir edilmiş olduğuna inanmıyorum. Freud, Dostoyevski'nin 'şizofreniyi ne güzel işlemiş' olduğunu söyleyiversin, adam ne bilsin Golyadkin'in aslında hasta tip olmadığını. Eser (özellikle de bu eser) üzerine konuşmak için mutlaka yazılma ve yayınlanma serüveni okunmalı. Bir edebi eser nasıl ortaya çıkar? Bir şeyler anlatılmak istendiğinde ve ya bir şeylerin ters gittiği düşünüldüğünde ya da veri'ler mevcuttur fakat bu veriler dağınık halde bir şey ifade etmiyordur ve bu verileri bütün olarak, anlamlı şekilde bir araya getirerek sunmak istendiğinde. Dostoyevski'nin "Öteki Ben"inin doğuşunu da bu düşünceyele inceleyebiliriz. Veriler mevcut, önemli bir konu anlatılmak isteniyor ve kendi dünyasında da müşahede ediyor. Ayrıca, başarabilirse ilk olacak. Yazılanlardan, söylenenlerden edindiğim izlenime göre, yazarın en büyük, en önemli, en etkileyici ve şaheseri "Dvoynik" yani "Öteki Ben" olmalıymış. Dostoyevski'nin arzusu. Pekâlâ, şimdi anlamaya çalışalım Dostoyevski tam olarak neyin peşindedir. İlk önce, edebiyatta herşeyin tekabül ettiğine dair hafızamızdaki bilgiyi güncelleyelim. Mesela, "Yevgeni Onegin"i Dostoyevski'ye, "Öteki Ben"i de Puşkin'e yazdıralım. Mümkün mü? Asla! Öncesini bilmeden sonrasını anlmak çok zor oluyor. Dünya edebiyatında daha önce hangi eserler yazılmış, neler anlatılmak istenmiş bunları geçelim, en azından "Yevgeni Onegin", "Zamanımızın Bir Kahramanı", "Palto", Bir Delinin Hatıra Defteri" gibi bazı Rus eserlerini incelediğimizde Dostoyevski ve onun "Öteki Ben" arzusunu daha iyi ve manalı bir şekilde anlamış olacağız. Dostoyevski Rus edebiyatında, ismini verdiğim eserler gibi dünya çapında etkisi olan bir roman yazmanın peşinde. Üstelik psikolojik dozu yüksek. O, "Suç ve Ceza", "Karamazov Kardeşler" ve "Ecinniler" gibi romanları yazmış olsa da, tam istediği gibi yazamadığı "Öteki Ben" (Dvoynik) arzusuyla bu dünyadan göç edecek. Dikkat ettim, çoğu eleştirmen Rus edebıyatından ilk beş seçerken Dostoyevski eserleri listede yer almaz. Bu eser Öteki Ben olabilirdi. Somut olarak elimizde olmasa da, soyut yani bir düşünce, bir arzu, bir fikir çilesi olarak varlığından haberdarız. Dolayısıyla, bu romanı Dostoyevski'nin en unutulan, en az değer gören eseri olmaktan çıkarıp en iyilerden biri veya birincisi statüsüne kavuşturuyoruz.
Öteki
ÖtekiFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201921,9bin okunma
·
880 görüntüleme
Nur S. okurunun profil resmi
Ne kadar da geniş çaplı yazmışsın Ferman. Çok güzel olmuş, ellerine sağlık. Çok harika bir arşiv niteliğinde. Ama sitede şunu fark ediyorum, sanki kimse artık inceleme okumuyor gibi, ne dersin? Ben buraya yazmakla uğraşmıyorum bile artık. Oysa bir zamanlar ne kadar önemserdim... :)
Ferman Mamedov okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Nur 😊 Bitiremedim daha. Pendemi sonrası eski heves kalmadı, sürekli pahalaşma çoğunu açlık sınırında yaşamaya sürükledi. Bunların da çok etkisi oluyordur elbet. Uzun zamandır ben de artık önceleri olduğu gibi 1K da varlık gösteremiyorum. Toparlayacağız inşallah.. Sen de çok uzak kalma, en azından kitaplarla bağını kesme, inceleme okumasan da olur :) benim yazdığımı okudun ya şimdilik yeter :)) Dostoyevski üzerine yazmakta kararlıyım, Türkiye'de en çok suistimal edilen yazar odur.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.