Nitekim, Erosun oku yaralamıştır Kıbrıs kralı Kinyras’ın kızı Myrrha’yi; âşık etmiştir onu babasına. İlkten Myrrha, bu sevgiye karşı çıkmıştır, direnmiştir; ne yapabilirim diye düşünmüştür. Bu bir suç ise, böyle bir suçu işlememesi için tanrılardan yardım dilemiştir; yalvarmıştır onlara. İçindeki ateşin sönmediğini hissedince de, tabiatta, kan bağının böyle bir sevişmeyi, böyle bir evliliği yasak etmediğini söylemektedir. Döllenme gücü, canlıları birbirleriyle ayrım gözetmeden buluşturmaktadır; bir ineğe babasının atlamasına, bir aygıra kızının karılık etmesine, bir koçun anası ile eşleşmesine, bir kuşun kendi yumurtasından çıkan bir yavru tarafından döllenmesine kimse karşı çıkmamaktadır. İnsanoğludur tabiî eğilimlere duyarsız kalan, odur kendi önüne olumsuz kurallar koyan. Halbuki, ana oğluyla, baba kızı ile eşleşecek olursa, sevgi üzerine sevgi eklenecek, mutluluk iki katına çıkacaktır. Ne var ki, Myrrha’ya verilmemiştir bu hak; toplumun kuralları engellemektedir onun böyle bir sevgiyi tatmasını.