"Cebir, tembel insanların bilimidir; X'in ne olduğu bilinmediği halde, sanki biliniyormuş gibi işlem yapılır. Bizim durumumuzda, X isimsiz yığınları, halkı temsil ediyor. Politika, X'in gerçek anlamını bilmeden işlemi sürdürmek demektir. Tarih yaratmak ise, denklem içinde X'in esas anlamını bilmek, tanımaktır."
Gün Ortasında Karanlık, edebiyatçıların özel 1tür olarak kabul ettikleri "hapishane romanları"nın en başarılı örneklerinden 1i, belki de 1. sayılmaktadır. Bu türde 1de
İvan Denisoviç'in Bir Günü kitabı hemen aklıma gelir ki yine en sevdiklerim arasındadır o kitap da...
Arthur Koestler, kurduğu karakter Rubashov la iktidar-yetki ilişkisini sorguluyarak hayatı da en az romanı kadar ilginç olan yazarın, bir hapishane ortamında kurguladığı dünyasında, "iyi-kötü" kavramlarını sorguluyor. Epeyce gerçekçi bir dille yazılan Gün Ortasında Karanlık adı gibi ilgi çekici olup, hücreler ve sorgu odalarında geçen tutsaklığın öyküsüdür...
Parti içi durumları verdiği benzetmeyle daha iyi ifade edemezdi dedim.
***Parti'nin yolu çok kesin çizgilerle belirlenmiştir, aynı dağ tepesindeki daracık bir patikaya benzer. Sola ya da sağa doğru bir tek yanlış adım atıldığı takdirde insan uçurumdan yuvarlanıverir. Yükseklerde oksijen de azdır, başı dönen yitip gider***
Ne yaparsak yapalım ya da savunalim genel düşüncedeyim artık hersey için aynı durum sözkonusu bence elimizde herdefasinda en sonunda koca bir "HİÇ" kalıyor. Sonucunda da bu alıntı her daim doğru bence.
...Dünyada sonlar ve yollar öyle karışmış ki birbirine. 1ini değiştirdiniz mi öteki de değişiyor. Her farklı yol başka 1son getiryor...
Dönemler değişse de yine hiç1şeyin değişmediğinin ifadesidir GünOrtasındaKaranlık kitabı okurken Prens göndermeleri de olan kitapta siyasetin aldatıcı gücü halkların ezilmişliğini anlatırken ve yaşatırken herşeyin olabilirliğinde hiç şaşırmadan fakat anlatimin gerçekliğinden etkilenerek okudum, herkese sağlıklı ve anlamlı okumalar...