Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yüksek Sosyeteye Aziz Nesinden Öykü ile Eleştiri
Kulüpte balo verilmişti. Ağustos ayında olduğumuz için, herkes dışarda, kulübün sık ağaçlıklı bahçesindeydi. Ben aydınlığa, ağaçların dallarına asılı renk renk lambalara sokulmadan, yüksek sosyete bilgimi az daha ilerletmek için kuytularda dolaşıyor, her ağacın dibinde, her kuytudaki fısıltıları, iniltileri, mırıltıları dinliyordum. Yavaşça deniz kıyısına inerken, bir kavga duydum, bir aile kavgası... Seslerinden Tülin'le kocası olduklarını tanıdım. Kocası Tülin'e çıkışıyordu: - Ticari şerefimi, itibarımı, kredimi iki paralık ettin. Beni aldatıyorsun, hiç olmazsa sermayesi benden yüksek birisiyle aldat. Benim yalnız döner sermayemin bir milyondan çok olduğunu biliyorsun. Daha dün iş hayatına atılmış, eline bikaç yüzbin lira geçince gözü kararmış bir adamla beni kandırmaya utanmiyor musun? Tülin içini çekerek, Beni kandırdı, dedi. Beni beş milyon lira sermayem var, diye kandırdı. - Vay şerefsiz herif vay!.. Dünyada ne ahlaksızlar var be! Sen herkesi kocan gibi sanıyorsun. Zavallı bir kadını, sermayesini yüksek göstererek kandırmaya utanmiyorlar. Tülin, kandırılmış zavallı bir kadın sesiyle konuştu: - Beş milyonum var ama, dedi, o şey bey var ya, o da akrabasıymış. Yalnız onu tanımak on milyon eder, dedi. Kısa bir sessizlik oldu. Sonra Tülin, bereket çabuk haber verdin kocacığım, dedi. Yoksa kimbilir daha kaç kez beni kandıracaktı namussuz herif... Kocası, - Ben yutar mıyım? dedi. Benim gözümden kaçar mı ulan? Hemen çaktım. - Çok kurnazsın. Ama vallahi kocacığım, o kadar çok kandırmadı. - İş onun sayısında değil yavrum, duyulmasında. Senin, benden az sermayeli bir adamla beni kandırdığın piyasada duyulursa, herkes beni iflas ediyor sanır... Bankalar krediyi keser. Ben işte asıl bundan korkuyorum. Yoksa seni üzer miyim hiç? Tülin bu sefer kocasına çıkışmaya başladı: - Ama suç hep senin... - Neden? -- - Ben herkesin sermayesini, ticari itibarının ne kadar olduğunu nereden bileyim? Sen bana şu şu kadar, bu bu kadar zengindir diye anlatmadın ki... - - Doğru. Bak, şimdi anlatayım, aklında tut. Kocası, Tülin’e sayıp dökmeye başladı. En sonra, Ahmet Kalabak var ya, dedi. Herif o kadar zengindir ki, isterse bütün bu kulüpte kaç kişi varsa, hepimizi gözü kapalı satın alabilir. - Onu hiç görmedim, tanımıyorum. - Bir fırsat çıkarsa tanıştırırım. Ahmet Kalabak'ı çok yakından tanımalısın karıcığım. Yine kısa bir sessizlik oldu. Sonra kocası, Tülin yavrum, dedi. Sen şimdi oyun salonuna git. Çok yüksek oyna ki, herkes benim iflas etmediğimi anlasın. Hakkımda çıkan dedikoduyu başka türlü önleyemeyiz. Yaptığın bu hatayı tamir etmelisin. - Peki kocacığım. Hemen tamir ederim. - Ticari itibarımın yüksekliğini göstermek için, en aşağı, oyunda onbin lira kaybetmelisin. Anladın mı? Kaybettikten sonra da, hiçbişey olmamış gibi güler, dans edersin. Haydi karıcığım. Tülin kocasından ayrılınca ben de arkasından yürüdüm. Ağaçların arasından geçtim. Birden önüne çıkınca, – Ay!.. diye küçük bir çığlık attı. - Korktunuz mu hamfendi? dedim. Aman, çok korktum. Sizi korkuttuğum için üzgünüm. Affedersiniz. Zannedersem bu vesileyle İstanbul'un en güzel kadınıyla tanışmak şerefine nail oluyorum. Yüksek sosyetenin bu raconlarını orada öğrenmiştim. Bir kadınla tanışır tanışmaz, saçından, kalçasından, topuğuna kadar öveceksin. Hele kocasının yanında översen, daha sosyetik bir hareket olur. Kadın kocasına, “Bak ben ne malım anla!”, kocası da “Bakın, benim ne malim var!” demiş olur, ikisinin de koltukları kabarır, şişerler. Tülin, iltifat ediyorsunuz efendim, dedi. ....
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.