Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Duygularımız yalnızca özel hayatlarımıza anlam kazandırıp şekil vermekle kalmaz, sosyal ve siyasal süreçlere de anlam kazandırır. Ülkeyi kimin yöneteceğini, hangi dış politikayı izleyeceğimizi, ne gibi ekonomik adımlar atacağımızı tasarlarken cevapları kutsal metinlerde aramayız. Papa’nın emirlerini kılavuz edinmediğimiz gibi Nobel ödüllü Biliminsanları Toplantısının kararlarıyla da hareket etmeyiz. Bunların aksine, pek çok ülkede demokratik seçimler düzenler, insanlara önlerindeki meselelerle ilgili ne düşündüklerini sorarız. Seçmenlerin en iyisini bildiğine, bireylerin özgür seçimlerinin en üstün siyasi otorite olduğuna yürekten inanırız.Peki insanlar tercihlerine nasıl karar verir? Teoride seçmenlerin en derinlerindeki duygularına kulak verdiklerini düşünürüz. Bunu başarmak her zaman kolay değildir. Hislerimizle bağ kurabilmemizin tek yolu, içi boş propaganda sloganlarından, acımasız siyasetçilerin sonu gelmez yalanlarından, kamuoyunu kurnazca yönlendirmek isteyenlerin yarattığı karmaşadan, parayla tutulmuş uzmanların dikte edilmiş fikirlerinden uzaklaşmamızdan geçer. Kendimize has o iç sese ancak tüm bu tantanadan kurtularak kulak verebiliriz. O iç ses kulağımıza, “Cameron’a oy ver”, “Clinton’a oy ver” ya da “Modi’ye oy ver” diye fısıldar ve oy pusulasına bir damga basarak ülkeyi kimin yönetmesi gerektiğini belirleriz.
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.