Okuduğum ilk Georges Perec eseri...
Bir askerin, Fransız işgali altındaki Cezayir'e gitmemek için çavuşundan onu çürüğe çıkarmasının uzun öyküsünü okurken gülümsemekten kendimi alamadım. Sebebi ise yazarın nüktedanlığı. Bir olayı anlatırken kurduğu cümlelerin ekleri anlamsız da olsa kafiyeli. Bu da okurun gülümsemesine sebep oluyor. Yazar sanki karşınızdaymış da sizinle sohbet ediyor gibi bir izlenime kapılıyorsunuz. Adı her sayfa da değişen Yunan asker, Karalelli, Karakiri, Karapşu'ya yardım etmeye çalışan çavuşu ve bir düzine askerin, savaşın kötülüğü üzerine Karalelli'yi göndermemek üzere yaptıkları esprili, zihin yorucu, merak uyandırıcı planlarını okurken, yazarın ara ara okurlara hitap etmesi ise çok hoştu...
İçinde barındırdığı bir çok yabancı kelime ise kitabın son sayfalarında okuyucuya sunulmuş...
Keyifli okumalar...