Gönderi

AŞK ANLATILMAZ, YAŞANIR Bazı psikiyatrist ve psikologlar, son günlerde aşkı bir hastalık olarak tarif etmeye başladılar. İnsanlığa bahşedilen en müstesna duygularla bezenen, şairlere ilham veren, üzerine ciltlerle kitaplar yazılan aşkı bir hastalık olarak tanımlamak, sadece aşka değil, tarihte hala yıldız gibi parlayan o büyük şair ve yazarlara da büyük bir haksızlık gibi geliyor bana. İnsan dediğin nedir ki? Duygularını elinden alır da, sadece aklıyla baş başa bırakırsan, bu ölümlü dünyada insanı yaşatabilir miyiz? Bir gün nasıl olsa ölüp gideceğini, yok olacağını bilen biri, yaşam enerjisini nereden bulacak? Bana göre dünya aşk üzerine kurulmuştur. Her şey aşkla başlar ve yine aşkla biter. Kimi aşkı güzel bir kızda, kimi yakışıklı bir delikanlıda, kimi ilimde, kimi sanatta kimi de Tanrı’da bulur. Ben insanların duygularını orkestralara benzetirim. Bir orkestra yani bir insan düşünün. Eğer duyguları güçlü biriyseniz, orkestra çok kalabalıktır. Her çeşit müzik aleti vardır o orkestrada. İşte o muhteşem orkestra aşık olana kadar mırıl mırıl çalar, durur. Çaldığını ne kendi fark eder, ne de dünya. Ama aşık olduğu gün orkestranın sesi değişir. Bir heyecan, bir coşku başlar. Birbirinden güzel, birbirinden duygulu, içten, hatta muhteşem eserler çalar o beğenmediğiniz orkestra. Sesler arada bir alçalır, arada doruğa tırmanır, içinize işler. Sizi bilmediğiniz diyarlara götürür, hiç tanımadığınız sesler duyurur, heyecanlanırsınız. Bazen hüzünlenir, bazen korkar, bazen de kendinizi bırakıverirsiniz o muazzam harmoniye. Artık ayaklarınız yerden kesilmiştir, yer çekimi bile sizi tutamaz. Bir gün öleceğinizi bile unutturur size bu sesler. Sanki hiç ölmeyecek gibi düşersiniz bu ince nağmelerin peşine. Korkmazsınız o zaman yaşamaktan. Çok kaliteli bir şarap gibi ağzınızda bir süre dolaştırarak, kana kana, tadına vararak yaşarsınız bu hayatı. İşte o zaman anlarsınız yaşamanın, nefes almanın, gökyüzünün, çiçeklerin, böceklerin, hatta insanların bile ne kadar güzel, ne kadar muhteşem olduğunu… İşte o zaman anlarsınız yaşamın ne kadar değerli olduğunu… İçinde böyle büyük orkestralar barındıramayan kişilere aşkı anlatmak zordur. Onlar için, belki de hiç tatmadıkları aşk, olsa olsa bir hastalıktır, bir takıntıdır. Başka ne olabilir ki… Nice şairler yüz yıllardır hep aşkı anlattılar bizlere ama görüyorum ki yine de bazılarına bunu iyi anlatamamışlar. Aslında aşk için yazılan her şey eksiktir. Belki de bu yüzden hâlâ anlata anlata, yaza yaza bitiremiyoruz. İnsana insan olduğunu en iyi anlatan bu duyguyu umarım daha yüzlerce, binlerce yıl yazmaya, okumaya devam eder insanlar. Ancak yine de hiç birimiz bunu eksiksiz, tam hissedildiği gibi yazamayacağız çünkü aşk anlatılmaz, yaşanır… Sevgilerimle…
·
90 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.