Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Perec'in Uyuyan Adam'ı hiçlikte hapsolmuştur. Mutlak hareketsizlik: ne fiziksel ne de düşünsel bir eylem söz konusudur. Bu nedenle yarı ölüm diye adlandırılan uykuyla özdeşleşmiştir. Freud'un fazla uykuyu bir kaçış olarak nitelediğini biliyoruz. Benim aklıma ise İnception filminde hayattan kaçmak için kendilerini uyutan insanlar geldi: Bu insanlar rüyada olduklarının farkına varıp ona hâkim olarak rüyalarında istediklerini yapabiliyorlar, hâliyle asla uyanmak istemiyorlar. Buna teolojide cennet deniyor. Buna karşın kitapta Uyuyan Adam'ın rüyalarından bahsedilmez. O, yaşamayı hiç bilmediğini ve bilemeyeceğini keşfederek kendini her şeyden soyutlamıştır. Bir isminin olmaması da bunun bir göstergesidir. O, bir hiçtir. Perec onu kitabın bir yerinde şu şekilde tasvir eder: "Sen bulanık bir gölgeden, sert bir kayıtsızlık çekirdeğinden, bakışlardan kaçan nötr bir bakıştan başka bir şey değilsin." Bulanık bir gölge imgesi onun artık bedensel varlığının da tehlikeye girdiğini gösterir: Tabii mitsel bir aura içinde hücreleri buharlaşmamaktadır ancak psikolojik olarak her geçen gün hayatla bağı zayıflayan insan bedeni, artık değiştirilmesi gereken yıpranmış bir deriden başka bir anlam ifade etmez. Hücrenin en son noktası olan çekirdek imgesi onun hiçliğin tam ortasına gelmiş olduğunu gösterir. Güneş onun yıpranmış derisini yakar, bu yüzden geceleri çıkar sokağa ve çevresine hiçbir şey hissetmeden, düşünmeden sadece bakar. Yabancılaşmanın getirdiği korkudan dolayı etrafındaki bakışlardan bile sakınmaktadır, çünkü kendisini fark eden her bir gözle kuracağı bağlantı onu hayata tutacak, bu bağlanma ise yeniden bilinmezlik anlamına gelen hayata dahil olma çabasına sokacak ve bu, onun artık bildiği üzere mutlak bir mağlubiyetten başka bir şeyle sonuçlanmayacak bir çaba olacak. Nihayet onunkisi nötr bir bakıştır: Hiçbir aidiyet duymayan bir bakış. Zira kitapta onun ailesinden, arkadaşlarından doğru düzgün bahsedildiğini görmeyiz. Uyuyan Adam'ın sınav sabahı bile yatağından kalkamadığını ya da kalkamadığını görürüz. Dışarıdan bakıldığında son derece anlamsız bir harekettir hatta başkalarının davranışlarını kendimizinkilerle kıyaslama yaparak anlamlandırma alışkanlığına sahip olan bizler için şımarıkça bir harekettir; öyle ki her gün mücadele ederek zor şartlarda yaşamaya devam eden bizler için onun bu davranışı nedeniyle suçlanması, yargılanması ve bunların sonucunda en azından toplum nezdinde cezalandırılması gerekebilir. Ancak bunları yaparken her birimizin bir şeylerden kaçmakta olduğumuz gerçeğini fark etmeyiz ya da farkında olsak da içten içe, onu görmezden geliriz. İnsan diğer insana ayna vazifesi görür: Bundan dolayı başka insanların bizim gibi olmasını isteriz, ancak böyle rahatlarız ve hayatımıza devam edebiliriz. Tabii ki bunun imkanı olmadığından dolayı ya aynadakini kendimizden hareketle kurgularız ya da aynadakine göre kendimizi… Uyuyan Adam artık aynasına bakmaktan vazgeçmiştir. O, "Oturuyor ve beklemek istiyor sadece, bekleyecek bir şey kalmayana kadar beklemek." Ancak zaman hiç kimseyi beklemez, akar. O, gerçek bir Efendi'dir. İnsan ona ancak bir yerinden tutunabilir, böylelikle bir nirengi noktası edinerek hayatını buna göre kurgulayabilir. Efendi ise gerçek manada bir Uyuyan'dır. Uyuyan Adam ise onun çok kötü bir kopyasından başka bir şey değildir. Bundan dolayı Perec son bölümde, Uyuyan Adam'ın suratına sert gerçekleri bir bir çarpar. Bunlardan birisinde şunları söyleyerek onun çevresinde var oldugunu zannettiği demir parmaklıkları yok eder: "Oysa sen, zavallı Dedalus, senin labirentin yoktu. Sahte mahkum, senin kapın açıktı." Şaşırıp etrafında açılan kapıları, kapıların ardında akan sokaktaki hayatı gören Uyuyan Adam'ın korkusuna aldırmadan devam eder: "Artık sığınağın kalmadı. Korkuyorsun; yağmurun, saatlerin, araba selinin, yaşamın, insanların, dünyanın, her şeyin durmasını bekliyorsun; her şeyin yıkılmasını bekliyorsun … Uzunca bir süre kendine sığınaklar kurup yıktın: düzen ya da eylemsizlik, başıboş sürüklenme ya da uyku, geceleyin devriye gezmeler, yansız anlar, gölgelerin ve ışıkların kaçışı. Daha uzun bir süre kendine yalan söylemeyi, kendini sersemleştirmeyi, kendi oyununa gelmeyi sürdürebilirsin belki. Ama oyun bitti, büyük şenlik, ertelenmiş yaşamın yalancı sarhoşluğu bitti." Ve sözlerini şöyle noktalar: "Ufacık bir belâ seni kurtarmaya yeterdi belki de: Her şeyini kaybederdin, savunacak bir şeyin olurdu, ikna etmek için, duygulandırmak için söyleyecek sözcüklerin olurdu." Ve Uyuyan Adam uyanır… Keyifli okumalar
Uyuyan Adam
Uyuyan AdamGeorges Perec · Metis Yayınları · 20134,103 okunma
··
1 artı 1'leme
·
7bin görüntüleme
varoluşmakta okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme olmuş. Kaleminize sağlık. (: Nasıl bir film zevkiniz var bilmiyorum ama kitabın filmi de çok güzeldi benim için. Umarım siz de beğenirsiniz. youtu.be/Ag7887Qn6Ws
Kaan okurunun profil resmi
Hiç haberim yoktu filminden, teşekkür ederim, kesinlikle izleyeceğim :)
1 sonraki yanıtı göster
Mustafa A. okurunun profil resmi
Kitabı anlayamamıştım ama incelemen çok hoşuma gitti. Ellerine sağlık
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. :)
Hanzade okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme olmuş belki kitabı okusak bile bu şekılde bakış açısını yakalayamazdık ama sıkıcı bir kitap mı merak ettim perec in hangı kitabı nı okumayalım
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Sıkılmak biraz da kitaplardan beklentimize bağlı bence. Eğer birçok karakterin yer aldığı olayların çok olduğu bir kitap ise aklınızdaki mesela, Perec muhtemelen size güzel gelmeyecektir. Öte yandan ben de Kayboluş adlı eserini sevememistim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.