İstibdat döneminde, siyasal açıdan hürriyet yokluğu ve Sultan II. Abdülhamid'in İslamcı devlet siyaseti nedeniyle, Osmanlı toplumunun üstüne çöken ve ilk bakışta dinsel gibi gözüken batıl inançlar ve hurafelerle savaşılması pek mümkün olmamıştır. Ülke dışına kaçan aydınların yazılarının okunması yasaklandığından, aydınların Osmanlı toplumu üzerindeki etkileri oldukça silik kalmıştır. Kendisine bağlı menfaatçiler ve radikal dincilerle el birliği yapmış olan Sultan II. Abdülhamid, onlara meydanı boş bırakmış, onlar da halkı diledikleri gibi cehalet ve felaket beşiğinde sallamaya devam etmişlerdir. Çok ilginçtir, İslamcılığı devlet politikası haline getirmiş, Osmanlı İmparatorluğu'nu Islami teokrasi haline dönüştürmüş ve kendisine ait halifelik sıfatını her firsatta öne çıkarmaya çalışan Sultan II. Abdülhamid'in 33 yıl süren iktidari boyunca, Osmanlı İmparatorluğu'nda hacılar, hüddamli hocalar, büyücüler, müneccimler, üfürükçüler ve benzeri sahte ulema güruhu istedikleri gibi at oynatmışlardır.