Sabahattin Ali’nin 1935-1948 yılları arasında karısı Aliye Ali ve kızı Filiz Ali’ye yazmış olduğu mektupların yanında, Sabahattin Ali’nin nasıl bir eş, nasıl bir baba olduğu konusunda da önemli fikirler veriyor.
Sabahattin Ali, karısı Aliye Hanım’ı kötü ve karanlıklar içindeki hayatına yeniden doğan bir umut güneşi olarak görüyor. Bu mektupları dikkatli bir şekilde okuduğumuzda Sabahattin Ali’nin Aliye Hanım’a olan aşkını, özlemini ve onunla beraber yapmak istediklerini daha net bir şekilde anlıyoruz. Sabahattin Ali, Aliye Hanım’dan önce ne yaşadıysa silmek, bütün kötü anılarını tozlu raflara kaldırmak ve sadece sevdiği kadın için yaşamak ister. Hem iş hem de hapis dolayısıyla uzakta olduğu dönemlerde karısına yazdığı mektuplarda devamlı Filiz’in sağlığı ve okulu ile ilgili mufassal bilgi istediği, karısını ve kızını çok özlediğini hissettirdiği satırlar bulunuyor. Keyifli okumalar...