Zülfü Livaneli'den okuduğum 6. kitap oldu. Bütün eserleri gibi yine harikalar yaratmış yazar. Toplumsal konuları ince bir kumaş gibi kitapta işlemiş. Hiçbir şeyin dışarıdan göründüğü gibi olmadığına değinen yazar beni çok etkiledi bu kitabında. Mustafa ve Mesudeyle başlayan hikaye daha derin konularda devam etti. Ege kasabasının birinde balıkçı olan Mustafa bir gün balığa çıktığında karşında insan cesetleri buluyor. Cesetlerin yanında bir bebek. Yaşadığını anladığın da bir mutluluk kaplıyor içini. Sandalını kenara çekerek yardım istiyor. Cesetleri sahil güvenliğe vererek evine gidiyor. Bebek hala ondandır. Çünkü denizde kaybettiğini Denizini buluyor bu bebekte. Eşi Mesude bebekle görürse şaşırsa itiraz etse de o da bebekle kalmak istiyor. Bebek Mustafa ve Mesudenin evine huzur ve mutluluk getiriyor. Mustafa daha mutlu oluyor. Hayatlarını bu Bebek üzerine kurmak isterken. İçlerinde bir huzursuzluk vardır. İnsanlara bu durumu nasıl anlatacaklarım diye. Bir tarafta deniz sahillerinde insanlar toplanmaktadır. Kimisi ölü olarak kimisi yaralı olarak. Bebeğin annesinde yaralı olarak bir hastahane yatar. Ama sürekli bebeğim bebeğin diye ağlamaktır. Bunu bir şekilde öğrenen Mesude hastahaneye giderek kadını görür. Gördükten sonra içinde hüzün acıma baş gösterir. Bebeği annesine vermek ister. Eş ile kavga da etse bebeği annesine teslim eder. Mustafa ve Mesude bu şekilde ayrı düşerler bir süre. Kırgınlıkları bir lav gibidir. Birbirini görmeden bir süre yaşarlar. Hani derler ya Bebek olan evde huzur olur diye. Mesude ve Mustafa içinde öyle olur. Samir bebeğin korucu ailesi olması isterir. Çünkü göçmen olan kadın çocuğu için bu yapmak zorundadır. Kendi ülkesi çocuğu için bir cehennem. Ölüm ve kan varken nasıl gider onunla o topraklara....

Balıkçı ve OğluZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 202126,5bin okunma

·

276 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.