Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

421 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Ethica
EthicaBaruch Spinoza
8.9/10 · 1.609 okunma
·
166 görüntüleme
saime okurunun profil resmi
Akıl doğaya aykırı hiçbir şey talep etmez, tek talebi herkesin kendisini sevmesi, kendisine sahiden yararı dakunacak olanı araması, kendisini gerçek anlamda daha mükemmel seviyeye eriştirecek olan her şeyi arzulaması ve herkesin kayıtsız şartsız kendi varlığını elinden geldiğince korumaya çabalamasıdır. Bu gerçekten de bütünün parçadan daha büyük olması gibi zorunlu olarak doğrudur (...). Dahası, erdem (...) insanın kendi doğasının yasasına göre hareket etmesinden başka bir şey olmadığından ve (...) hiç kimse kendi doğasının yasaları dışında varlığını korumaya çabalamadığından bundan çıkan ilk sonuca göre, erdemin temeli varlığı koruma çabasıdır ve insanın mutluluğu kendi varlığını koruyabilmesinden ibarettir. İkinci sonuca göre, erdem salt kendisi için istenmelidir ve erdemden başka salt kendisi için istememiz gereken daha makbul ya da bizlere daha yararı dokunacak hiçbir şey yoktur. Üçüncü sonuca göre, kendisini öldüren insanlar zayıf ruhlu insanlardır ve tümüyle doğalarına aykırı dış nedenlere yenik düşmüşlerdir. ..., kendi varlığımızın korunması için dışımızdaki şeylere olan gereksinimimizden asla kurtulamayız ve dışımızdaki nesnelerle bağlantı kurmaksızın asla yaşayamayız. Gelelim zihnimize, eğer zihnimiz tek başına olsaydı ve kendisi dışında hiçbir şey anlamamış olsaydı, tabii ki anlayışımız da çok daha kıt olurdu. O halde kendimizin dışında bize yararı dokunacak ve bu nedenle istememiz gereken pek çok şey söz konusudur. Bunların içinde de doğamızla tamamen uyumlu olanının en mükemmel olduğunu düşünürüz. Örneğin tamamen aynı doğaya sahip iki birey birbiriyle birleşirse her birinden iki kat güçlü bir birey oluşur. Öyleyse insana insandan daha yararlı hiçbir şey yoktur; demek istediğim, insanların kendi varlıklarını korumak için arzulayabilecekleri en makbul şey, herkesin zihinleriyle ve bedenleriyle her konuda adeta tek zihin ve tek beden oluşturacak şekilde uyuşması ve herkesin elinden geldiğince kendi varlığını beraberce korumaya çabalaması, herkesin hep birlikte hepsinin ortak yararına hizmet edecek olanı aramaları. Buradan çıkan sonuca göre, aklın yönetimindeki insanlar, yani kendilerine yararlı olanı aklın kılavuzluğunda arayan insanlar kendileri için istemedikleri şeyi başkaları için de istemezler, bu yüzden de böyle insanlar adil, güvenilir ve onurlu olarak bilinirler... (
Ethica
Ethica
Sf.257-258)
saime okurunun profil resmi
...biz bir şey için çabalıyorsak, onu istiyorsak, ona iştah kabartıyorsak, yani onu arzuluyorsak, bunu o şeyin iyi olduğuna hükmettiğimiz için yapmıyoruz; tersine, bir şeye çaba harcadığımız, onu istediğimiz, ona iştah kabarttığımız, yani onu arzuladığımız için o şeyin iyi olduğuna hükmediyoruz. (
Ethica
Ethica
, Sf.163)
saime okurunun profil resmi
İnsanlar nadiren aklın kılavuzluğunda yaşadıklarından bu iki duygu, yani kendini küçük görme ve pişmanlık, bunların yanı sıra umut ve korku onlara zarardan çok yarar sağlar. Bu yüzden mademki bir şekilde günah işleyeceğiz bari bu duyguların yönlendirmesiyle günah işleyelim. Çünkü zihnen zayıf insanların hepsi aynı şekilde kibirli olsa, hiçbir şeyden utanıp sıkılmasa, hiçbir şeyden korkmasa, hangi zincirle onları bağlayıp denetim altına alabilirsiniz ki? Avam korkınazsa korkutucu olur. Bu nedenle tek tek kişilerden çok genelin yararını gözeten peygamberlerin tevazu, pişmanlık ve hürmet gibi duygulanımları bu kadar şiddetle tavsiye etmelerine şaşırmamak gerekir. Gerçekten de duyguların esiri olan insanlar başka insanlara göre daha kolay yola gelirler, öyle ki en sonunda aklın kılavuzluğunda yaşamaya başlarlar, başka deyişle özgürleşir ve kutluların yaşamını tadarlar... (
Ethica
Ethica
Sf.292-203)
saime okurunun profil resmi
Not: Daha fazla ilerlemeden, burada Yaratan Doğa'dan ve Yaranlan Doğa'dan ne kastettiğimizi açıklamak istiyorum ya da daha ziyade bu konuya dikkat çekmek istiyorum. Çünkü daha önceki söylediklerimizden de anlaşılıyor ki, Yaratan Doğa dendiğinde kendinde olanı ve kendi kendisiyle kavrananı anlamamız gerekir ya da tözün bu şekildeki sıfatlarını, yani tözün ezeli-ebedi ve sınırsız özünü ifade eden sıfatlarını; başka deyişle, özgür neden olarak tasavvur edilen Tanrı'yı. Yaratılan Doğa dendiğinde de, benim anladığım, Tanrı'nın doğasından ya da Tanrı'nın herhangi bir sıfatından zorunlu olarak çıkan her şey, yani Tanrı'da olan ve Tanrı olmaksızın varalamayacak ve tasavvur edilemeyecek her şey. (
Ethica
Ethica
Sf.61)
saime okurunun profil resmi
"Spinoza'yla karşılıklı oturup konuşarak, tartışarak, dura dura, sindire sindire okunacak bir felsefe kitabıdır Ethica; tanımlarla, açıklamalarla, önermelerle, önerme sonuçlarıyla, kanıtlamalarla ve notlar la örülü içeriği ve dalgınlığa asla izin vermeyen yoğun mantık örgüsü insanın bu eseri çoğu felsefe kitabından ayrı bir rafa yerleştirmesini, zihninin en açık ve en berrak anında o raftan alıp okumaya başlamasını, hatta bütün kitabı bitirdikten sonra tekrar başa dönüp bu kez daha ayrıntılı bir bakış açısıyla okumasını gerektirir." (
Ethica
Ethica
Önsöz'den)
saime okurunun profil resmi
Spinoza'nın Ethica'da amaçladığı temel düşünce, varlıkları ilk nedenleriyle anlamaya yönelikti. Çünkü her sonuç kendisini var eden nedende katlı durur ve katlar tek tek açıldıkça, sonucun özü apaçık şekilde ortaya çıkar ve doğru şekilde kavranır. Sonucu, ilk nedenini göz önüne almadan bilmeye çalışmak, önyargıların oluşumuna zemin hazırlar, önyargılar büyüyüp çoğaldıkça da toplum aklı bir kenara koyup batıl inançlara yönelir. Batıl inançlarsa, dış etkilere her zaman ve fazlasıyla açık olan insan doğasını iyiden iyiye bu etkilerin esiri haline getirir ve insan dış etkilere maruz kaldıkça, zarara uğrayıp onu yaşama bağlayan tutkaldan, yani sevinçten gitgide uzaklaşır ve kederin oyuncağı haline dönüşür. Sevinç ve keder Spinoza'ya göre iki temel duygu durumudur ve sevgi ve nefret başta olmak üzere tüm diğer insani duyguların ana kaynağıdır. Sevgi insanı gerçek anlamda insan kılan bir duyguyken, nefret insanı insanlıktan çıkaran bir duygudur. İnsanın sevgi ya da nefreti seçmesi kendi elindedir, çünkü insan doğası aklı kendisine yaşam kılavuzu olarak seçme özgürlüğüne sahiptir. Bu seçimse, insanı gönül doygunluğuna eriştiren en önemli basamaktır. Adımını bu basamağa atan insan, yaşamın bütün cilvelerine hazırlıklı olmayı en başından ve zorunlu olarak öğrenecektir. Çünkü aklı ona doğadaki her şeyin, ama her şeyin bir zincirin birer halkası olduğunu gösterecek, kendisini ve dışındakileri değerlendirirken bu zincirin ilk halkasını hep göz önünde tutması gerektiğini hatırlatacaktır. Bu ruh halindeki insan da, yaşadığı sürece zihinsel ve bedensel kudreti ölçüsünce tadacağı sevinçleri ya da hazları arttıracak, yaşayacağı kederleri ya da acıları azaltacaktır. Sevinçler ya da hazlar arttıkça batıl inançların yerini doğru bilgiler alacak, doğru bilgiye erişildikçe akli bir sevgiye, yani en üstün ve en mükemmel sevgiye ulaşılacaktır ki, bu da Spinoza'ya göre, bütün varlıkların ilk nedeninin, başka deyişle Tanrı'nın sevgisidir ve insan için doğada bundan daha iyi, bundan daha mutluluk verici başka bir şey söz konusu değildir. (
Ethica
Ethica
, Sf.19-20, Önsöz'den)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.