"Evvelde kâtip idim, görevden azat edildim,"dedi Kutay Efendi. "Sonra,"diye sürdürdü konuşmasını," yollara düştüm, bir vakit ticaret yaptım. Tekrar yollara düştüm ;hanlardan ,hamamlardan, çeşmelerden , imarethanelerden , kahve ,çarşı ve pazarlardan geçtim ,yolları, yolun gizlerini öğrenmeye çalıştım. İnsanın konuştuğu tabiatın sustuğu tarafları hıfzettim, mahlukatın öteki yüzüne kafa yormaktayım nicedir."
Koca bir kitabı bu şekilde ifade edebilirim ... Ah Kutay Efendi ahhh..
Bu kitabı bana öneren arkadaşa ne kadar teşekkür etsem az. Ve böylesi şahane bir kitabın bu kadar az bilinmesi de çok üzücü.
Kitabın konusuna gelecek olursak, Kutay Efendi'nin görevinden azledilmesi ve hapse atılması. Seneler sonra hapisten çıkmasının ardından kimsesiz, yalnız ne yapacağını bilmeden o muhteşem silsilelerin oluştuğu bir yola girer. Hem de ne yol, yolunun kesiştiği her insanla Söz Tüccarı, Asalı Seyyah, Şeker Reis, Heybetli ihtiyar, Şifacı kadın, Cahit paşa , en kıymetlisi de Füruzan’a kadar tasvirleri , tasavvufi ögeleri , sabrı, misafirliği, aşkı ,yolu, vazgeçmemeyi kısacası ince ruhu size yaşatan bir yazar.
Bu kitabı kapatırken ona şunu söyledim "insiyak (iç güdü) seni tekrar okuyacağım. Okuyun ,okutturun arkadaşlar asla ama asla pişman olmayacaksınız .