Geleneksel olarak retorik, bir kanıtın veya argümanın ras-
yonellik ötesi yönüne mantığa kıyasla daha fazla dikkat çekmiş
ve dinleyicilerini bir sonuç lehinde ikna etmeyi ümit eden bir
tartışmacının, hitap ettiği dinleyicilerin tutumlarını tanıması ve
onlara saygı göstermesi gerektiğini kabul etmiştir. Çünkü ön-
cüller doğru bile olsa, onları dikkafalılıkla reddeden bir dinle-
yiciyi ikna etmeye hiçbir kanıt yetmeyecektir. Bu husus,günde-
lik hayatta karşılaşılan akıl yürütme ve tartışmaların son derece
önemli bir yönüdür ve bunu bilen başarılı tartışmacılar, dinle-
yicilerinin durumuna uygun düşen öncülleri seçerler. Günlük
hayatta kullanılan kanıtların amacı ikna etmek olduğu için, ka-
nitin bu yönleri onu anlamada ve kullanmada önemli bir rol
oynamalıdır. Dolayısıyla bazı informel mantıkçılar kanıtları bu
açıdan değerlendirmede geleneksel retorikten yararlanırlar. Bu
tarz yaklaşım, ikna edici bir kanıtın Aristoteles retoriğinde gö-
rülen üç bileşenini israrla vurgular: pathos (kanıtın kendisine
yöneltildiği dinleyicinin kanaatleri), logos (kanıtın mantığı), ve
ethos (tartışmacının karakteri). (Groarke 2007)
Sayfa 176 - rağbet yayınları