Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

238 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Hoşçakal sevgili, biricik düşüm.!!
Ama düşlere dokunmak mümkün olabilir mi? Puslu Kıtalar Atlası ve İhsan Oktay Anar Kitabın içeriğine girmeden önce Yazar Hakkında İhsan Oktay Anar Türk roman ve hikâye yazarı.. Ege Üniversitesi Felsefe bölümü mezunu Erdal Öz Edebiyat ödülü 2009 Kitap Hakkında "Yeniçeriler kapıyı zorlarken" düşler üstüne düşüncelere dalan Uzun İhsan Efendi, kapı kırıldığında klasik ama hep yeni kalabilen sonuca ulaşmak üzeredir: "Dünya bir düştür. Evet, dünya... Ah! Evet, dünya bir masaldır." Geçmiş üzerine, dünya hali üzerine, düşler ve "puslu kıtalar" üzerine bir roman. Hulki Aktunç'un önsözünden.. Felsefe akademisyeni olan yazarın en bilinen kitabı Puslu Kıtalar Atlası, üst kurmaca* postmodern yapıya sahip.. Klasik edebiyat eserlerinden farklı bir yapıya sahiptir. 1995 yılında yayımlanan Puslu Kıtalar Atlası ilk romanı, yirmiden fazla dile tercüme edildiğini ve 50 yi aşkın baskı gerçekleştirdiği belirtelim. Kitabı özet ve konu olarak anlatmak zor ancak büyülü bir anlatımı, akıcı bir dili olduğu söylemek gerekir. Gerçeklik ve kurgu arasında giden gelen; kurgu ve gerçeklik iç içe girmiş, elimize aldığımızda okuması kolay olmasına rağmen gerçeklik ve kurgu ayırdını fark etmek bakımından zor ve okuyucusunu bir o kadar etkisi altına alan bir eser.. Kitabı bütün olarak değerlendirdiğimizde roman olarak ebebiyatımızda bir örneği olamadığını söylemek mümkün. Belirtmek isterim, kitabı okurken Ahmet Hamdi Tanpınar ın Abdullah Efendi'nin Rüyaları adlı öyküsü aklıma gelmedi de değil.. Yer ve zaman olarak 1600 lü yıllar ve zamanın Konstantinopolis i yani İstanbul.. Kitap gücünü biraz fantastik bir maceradan biraz felsefeden biraz destansı, masalımsı anlatımdan alıyor diyebilirim. Kitap oldukça fazla karekter barındırıyor. Yine belirteyim karakterlerin psikolojik analizleri mevcut değil. Ve bu karekterlerin yolları farklı yerde ve zamanda kesişiyor. Büyülü Gerçeklik* bu kitabın yazım tekniği olarak adlandırılıyor litaretürde.. Arap İhsan Efendi bir cengaver.. Yanında savaş esiri ele avuca sığmayan , gözüne yıllardır bir damla uyku girmeyen, herkesin uyurken gördüğü rüyaları hayâlinde yaşayan Alibaz.. "Uyku nasıl bir şeydi? Hepsinden önemlisi rüya diye bir şey gerçekten var mıydı ve insanlar onu sahiden görebiliyorlar mıydı?" "Onun dünyasına aşina olmayanlar, rüya göremediği için üzülen bu oyunbaz çocuğun aslında alacalı düşler kadar renkli bir âlemde yaşadığını nereden bilebilirlerdi?" Uzun İhsan Efendi Bünyamin in babası ve Arap İhsan Efendi Bünyamin in dayısı.. Arap İhsan Efendi nin yeğeni Uzun İhsan Efendi ye hitaben "Ey kör! Aç gözünü de düşlerden uyan. Simurg'u göremesen de bari küçük bir serçeyi gör. Kaf Dağına varamasan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara açıl; böcekleri, kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret. Bırak dünyanın haritasını yapmayı! Daha hayattayken bir taşı bir taşın üstüne koy. Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam Dünyanın kendisini hiç görebilir mi" der. Uzun İhsan Efendi ise ""Uyku esnasında ruh bedenden ayrılıp diyar diyar gezdiğine göre, ruhun zaten gidebildiği bu yerlere bir de bedenin kalkıp binbir zahmetle gitmesi abes olurdu. Öyleyse kendisinin diğer kâşifler gibi taban tepip yelken açmasına gerek yoktu. Keşfedilmemiş kıtaları görmek için usulüne uygun olarak uyku şurubundan içerek istihareye ya da rüyaya yatması yeterliydi." Bu şekilde roman başlar. Uzun İhsan Efendi "Düşünüyor olmasından kendisinin varlığı açık ve seçik olarak çıkıyordu. Fakat bu yolla insan, kendisinden başka hiçbir şeyin varlığını ispatlayamazdı. Kendisine sorar : "Düş görüyorum" dedi, "Düş gördüğümden şüphe edemem. Düş görüyorum, öyleyse ben varım. Varım ama ben kimim?" Uykunun bir uyanış ve düşlerin de gerçeğin ta kendisi olduğu fikri kafasını meşgul etmeye başlayan ve uykusundan uyanıp gözlerini gerçek dünyaya açarak yatağında gerinmeye başladığında belki de bir uykuya daldığını, eğer bu doğruysa, şimdi gördüğü her şey bir düş, gördükleri ister gerçek ister düş olsun, bundan gerçeği ya da düşü gören bir öznenin varlığı sonucunu çıkırır. Uzun İhsan Efendi nin varlığı... O bir haritanın içinde yaşıyor ve bundan gurur duyuyordu. Bu kitap aslında dayısı Arap İhsan Efendi ve ve babası Uzun İhsan Efendi nin haricinde Bünyamin in çıktığı bir yolcuğu anlatıyor. Bünyamin in yolcuğu nasıl başlıyor? Bünyamin'in cesaret edip babasına bir türlü soramadığı sorular vardı. Cevabını bulamadığı sürece dünyanın alaca renklerle dolu devasa bir boşluktan pek farkı olmayacağı gerçeği... "Sen gerçekten benim babam mısın? Peki annem kim? Sen kimsin? Ben kimim? Bu evin geçimi nasıl sağlanıyor? Pazara giderken bana verdiğin akçeleri nereden buluyorsun? Günlerce yemeden içmeden nasıl yaşıyorsun? Kimsin sen?" Vardapet, Bünyamin'in ağzından girip burnundan çıkar, onun maceracı ruhunu tutuşturur ve böylece Bünyamin in yarı gerçek yarısı büyülü yolcuğu başlar. Babası "Sana olan sevgim biricik oğlumu tehlikeye atmama engel oluyor. Ama bilmek ve şahit olmak en büyük mutluluktur. Macera ise büyük bir ibadettir; çünkü O'nun eserini tanımanın başka bir yolu olduğunu görebilmiş değilim. Kendi payıma ben, dünyayı rüyalarımla keşfetmeye çalıştım. Bu, yeterince cesur olamadığımın bir göstergesi olabilir. Aynı hatayı senin de yapmana yolaçmak istemiyorum. Sana izin veriyorum, git. Git ve benim göremediklerimi gör, benim dokunamadıklarıma dokun, sevemediklerimi sev ve hatta, bu babanın çekmeye cesaret edemediği acıları çek. Dünyadan ve onun binbir halinden korkma". der. Bunları söyledikten sonra gömleğinin içinden meşin ciltli bir kitap çıkarır. Bu, dün gece tamamlayabildiği Dünya Atlası'dır. Kitabı oğluna uzatarak, Adına Dünya dediğimiz kitabı oku*** "Atlasımı sana emanet ediyorum. .. Daima yanında taşı ve atıldığın bu macerada yolunu kaybedecek olursan bu düş atlasının sayfalarını karıştırabilirsin. Fakat kendini sakın kaptırma. Adına Dünya dediğimiz kitabı oku". Bünyamin yolcuğunu okumak aklındaki soruların cevabını bulup bulmadığını görmek okuyucusuna kalmış. Bir esiri esaretinden kurtarırken esir tarafından kendisine emanet edilen kara para** nin sırrı, dünyanın boşluk ve hiçlikten yaratıldığı kuramı, Zaman tersine işler mi , zamanı durdurmak mümkün olabilir mi.. Henüz yaratılmamış olan bulmak mümkün olacak mı? Vb. Vb. Son olarak şöyle bitirmek istiyorum. Descartes diyor ki "Düşünüyorum öyleyse varım." Uzun İhsan Efendi diyor ki: "Düşündüğüm için ben var değilim, sizler varsınız. Sizler benim zihnimdeki düşüncelerden ibaretsiniz" "Hangimiz düş ve hangimiz gerçek? Düşünüyorum, o halde ben varım. Düşünen bir adamı düşünüyorum ve onun, kendisinin düşündüğünü bildiğini düşlüyorum. Bu adam düşünüyor olmasından varolduğu sonucunu çıkarıyor. Ve ben, onun çıkarımının doğru olduğunu biliyorum. Çünkü o, benim düşüm. Varolduğunu böylece haklı olarak ileri süren bu adamın beni düşlediğini düşünüyorum. Öyleyse, gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum." Ama düşlere dokunmak mümkün olabilir mi? 'Senin için gerçek bir baba olmayı, saçlarını okşamayı, seni öpmeyi çok isterdim. Ama düşlere dokunmak mümkün olabilir mi? Sana bu yüzden hem çok yakın, hem de çok uzağım. Veda etmek benim için son derece zor. O yüzden, her ne kadar uzakta olsam da seni, o eski yakışıklı yüzünle, .. düşlemek istiyorum. Hoşçakal oğlum. Hoşçakal sevgili, biricik düşüm." ... her taraf karanlıktı. Zaten görülen ve görülmeyen bütün düşler, bu karanlığın ta kendisi değil miydi? Okuyucusunu bekleyen Puslu Kıtalar Atlası**" Fantastik, felsefi, tarihi, Gerçek ve kurgu iç içe, Büyülü Gerçeklik.. İyi okumalar dilerim.
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,1bin okunma
··
10,8bin görüntüleme
Sevgican okurunun profil resmi
Belirtmek istedim. Yazar İhsan Oktay Anar Kitaptaki ana karekterler; Arap İhsan Efendi Uzun İhsan Efendi Biri gerçek dünyanın diğeri rüyalar aleminin karakteri Yazarın kendisi de bu karekterlerde vücut bulmuş mudur? Düşündürücü... Bünyamin isminin anlamı: İbrani dilindeki gerçek manası ise güneyli erkek çocuktur. Ayrıca sağ kol ve sağ kol olan erkek çocuk manasına da gelmektedir. Duygusal, merhametli ve şefkat dolu kişilerdir. Zorlukların üstesinden gelmeyi başarırlar. Düşkün ve yardıma ihtiyacı olanları yarı yolda bırakmazlar. Aşk için yaşar ve aşk için ölürler. Para kazanma hırsı ile yaşamaz elindekiler ile yetinmesini bilirler. Uzun İhsan Efendi nin oğluna yazarın Bünyamin* adını vermesi manidar...
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.