Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bazen dışlanmışlığı sahiden bir şölenden dışlanmışlık olarak anlatır Dostoyevski. Birileri bir şey kutluyordur; bir tek Dostoyevski'nin kahramanı, bir tek o, şölenden payını alamamıştır. Öteki'nde Golyatkin velinimetinin verdiği davete çağrılmaz. Yeraltından Notlar'da yeraltı adamı subay Zverkov onuruna verilen veda yemeğine davet edilmez. Oysa bütün vaatleriyle sürüyordur şölen: Herkes yiyip içiyor, güzel kıyafetlerle bulvarlarda geziyor, güzel kadınlarla eğleniyordur. Dostoyevski'nin yalnız adamlarının payına düşense uçucu hayal dünyasıyla yetinmek, bu yetmediğinde kendilerini rezil etmek pahasına şöleni şölen olmaktan çıkarmaktır. Golyatkin velinimetinin verdiği davete çağrılmadığı halde gider; gitmekle kalmaz, davet sahibinin kızma da sulanır. Yeraltı adamı yemeğe kendini zorla davet ettirir; kimse onunla ilgilenmeyince de rezalet çıkarır. İnsan ilişkilerini düzenleyen dışlayıcı yasayı ihlal etme isteğinden, bir köşede unutuluvermiş olmanın yol açtığı kibirli yalnızlıktan, aynı anda hem isyan hem incinmişlik hem de korkudan yapılma yeraltına böyle inilir Dostoyevski’de. Herkesin sofrada bir yeri var, bir ben fazlalığım, diyordu İppolit. Yeraltı adamıysa şöyle: "Ben yalnızım, onlarsa hep birlikte."
Sayfa 26 - Metis YayınlarıKitabı okudu
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.