Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Önsöz: Kitaptan ziyade yazarına yönelik bir incelemedir. Ne kadar sevinçliyim bilemezsiniz: göğsümü sıkıştıran heyecan, nefesimi sıklaştıran telaş, gözlerimi buğulandıran derinlik sarhoşluğu. Bilir misiniz? : Vücuda dolanan plastik, daktiloya sıkışan fındık faresi, kocaman avuçlarıyla sandaldaki çocuk, çöp bidonundaki evrak çantası, buzdolabının üşüyen içi, Kumrulu Mescit'in cılız çıtırtıları, artık hepsi bilincimin derinliklerinde. Evet, Ahmet Büke derinliklere sızan bir yazar, sanırım o nedenle bu kadar eşsiz, bu kadar güçlü. Sizlere bundan sonra aktaracaklarım; henüz yazarı yeni tanımış bir okurun, öykücünün ayak izlerini takip ederek oluşturduğu aktarımlardan oluşacak. Büke, gerçekten usta bir kalem; daha ilk an'da bir kaç cümlesi ile karşınıza dikiliyor, sonra tüm kahramanlarının tek bir vücuda bürünmüş çoğulluğu ile her taraftan sarılıyor. Bu çoğullar içinde bir kere çok iyi bir gözlemci ve bunu şiirsel bir aktarımla sunuyor, betimlemeler derinlere inmemizde bir basınç görevi üstleniyor. Öyküler ise bir anlatı değil, sizin içinde yer alabileceğiniz bir varoluş. Yani bir nevi öykünün içinde tasvir ettiği gerçekliğin varoluşunu özümsüyorsunuz. Büke dilimize de çok hakim, yöresel sözcükler, akıp giden tarihin yaşayan kanıtları ve öyküler bu geleneği unutmuyor, okuyucuya da hatırlatıyor. Bir öykü kitabını onlarca öykü ile dolduracaksınız ve bunların hepsi ayrı bir yerde, ayrı hayatları anlatacak, zor iş. Öykü yazarının bunun üstesinden gelebilmesi için çok fazla donanıma ihtiyacı var ve sanıyorum ki Büke bu gücünü her cümlesinde okuyucuya ıspatlıyor. Benim şimdilik diyeceklerim bunlar, peki Ahmet Büke etrafında neler derledim bilmek isterseniz, ona da bir göz atalım. Ahmet Büke 2012 yılında bir öykü yarışmasına katılıyor. juri'de yer alan Sibel Atasoy'un anlatımından bir alıntı: "Evet bizi yani Xasiork Ölümsüz Öyküler Kulübünün 2002 yılı jürisini, üç ve birbirinden güzel öyküsüyle şaşkınlığa uğratmıştı. Üyeler heyecanla birbirlerini arayıp bu yazarın kim olduğunu soruyorlardı. Kendisini daha önceden tanımıyorduk, kulübümüzün üyesi değildi ve açıkçası bazı jüri üyesi arkadaşlarım onun takma isimle yarışmaya katılmış usta bir yazar olduğuna hükmetmişlerdi." (Evde kimse yok: önsöz ) Büke ödülü kazınıyor, hatta ondan sonra çok önemli pek çok ödülün de sahibi oluyor. Bu konuda yazarın hoş bir anlatımı da var. "borç vardı işte o ara foça belediyesi öykü yarışması açmış ben de iki satır yazdım bi 30 dakikada filan... ordan gelen parayla kapattık borcu" Bu sakin ve çoğu zaman sessiz duran adam, öyle görünüyor ki yaratıcılık yetisini de pek fazla önemsemiyor, zira Ekşisözlükten bir tanışıklığı şöyle sesleniyor gibi "Heyy!! bir kitap haline gelebilecek basılmamış yazıların bende, beni bul." Son olarak güzel bir betimlemesi ile bitirmek istiyorum yazıyı: "Yangın artığı çamların dizlerine sarılan bodur meşeler, onların altında başlayan ahlatlar, alıçlar, kuru dereye doğru sarmış çiçekli hayıt dalları ve elbette diken ölüleri, büzülmüş, dertop olmuş bir acı gibi kıvrandılar sıcağın altında. Yaz hükmünü yeniden hissettirdi. Denizden yükselen rüzgâr, cırcırböceklerinin sesine dolandı." Bir de değerli bir inceleme: muhalefet.org/yazi-mulkumuz-b...
Alnı Mavide
Alnı MavideAhmet Büke · Can Yayınları · 2010148 okunma
··
70 görüntüleme
Metin T. okurunun profil resmi
Yüklük öyküsüne bir başlangıç yapmıştım. Önce 1-2-3-4-5 ve 5-4-3-2-1 diye paragrafları numaralamıştı. Sevemedim dilini. Yarım bıraktım. Bitirmek lazımdı.
Aydın Nasuh okurunun profil resmi
Dilini neden sevemediniz acaba? Ben iki kitabını deneyimledim şimdiye kadar, yüklük öyküsünü okumadım. Ancak her öyküsünde özellikle de dili, kaleminin gücü çok çarpıcı gelmişti bana.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.