Her insan kendi hakikatini arar. Rachel Weizmann ile Faruk Hikmet karakterleri de kendi hakikatlerini arıyorlar. Biri Hristiyan diğeri müslüman.Yolları üç dinin kutsalı Kudüs’te kesişiyor. Gönül kıblemiz Kudüs’ü üç din açısından önemi, herbir mekanın dinler açısından ne ifade ettiği ayrıntılı bir şekilde betimlemeler yapılarak bilgilendirilmesi kitaptaki bana göre okunması için bir sebep. Rachel’in kendini sorgulama süreci, kendini arayış süreci ve bu süreçte Hz Meryem’in hayatına dair verilen bilgiler ve yorumlanması ve kurgu oldukça sürükleyici. Yazarın senaristlik yönü ile değerlendirildiğinde kurgu muazzam.
Arif çelebi, Sahaf Naci, Kuşçu karakterleri yazarın farklı bakış açısı ile bilindik konuları düz mantıktan ziyade irfani bir okuma ile daha derinden okuma, değerlendirme, yorumlama yolculuğuna çıkarıyor sizi. Bu hususta örnek vermek gerekirse insan, beşer kavramlarına yaklaşım, Veysel Karani’nin bilindik anlatıların farklı bir bakış açısından yorumlanması, Hz Adem ile Hz Havva’nın yaratılış süreci ve cennetten kovulma sürecinin yorumlanması gibi birçok konuda ufuk açan muazzam bir eser ‘Kalbim Kudüs’te Kaldı ‘
Daha önce okumuştum yeniden okudum. Muhtemelen yeniden de okurum. Sayfa sayısı genelde korkutur okuyucuyu, ancak ben her bir sayfasını keyif alarak sıkılmadan, hüzünlenerek, bitmesin diye yavaş yavaş okumaya çalıştığım bir kitap.
Özellikle İlahiyatçıların mutlaka okumasını tavsiye ederim. Roman demek böylesi bilgi yoğunluğu olan bir kitap için haksızlık olacağı kanaatindeyim. Muhteşem bir eser kesinlikle okuyun ve okutun. 
Kalbim Kudüs’te Kaldı 
Ahmet Turgut
·
451 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.