Yedi Meşaleciler grubunun en genç üyesi Ziya Osman Saba’nın, cânım edebiyatımızın, güzel mi güzel öykü kitabı. Aynı zamanda Saba’nın otobiyografisi bile diyebiliriz, içinde kendi hayatına dair izleri okuyoruz. Kitaba ismini veren öyküden hareketle aslında diğer bütün öykülerde de Saba bize geçmişin fotoğraflarını göstermeye, kare kare yaşanmış bir hayatı resmetmeye çalışmış. Sadece hatıraları okuyup geçmiyoruz, onlar gözümüzde bir albüm gibi işleniyor. 47 yıllık kısa ömründe geçmişe duyduğu hasreti öykülerine dökmüş, her hikayede eski bir fotoğraf karesini yaşatmaya çalışmış, İstanbul’a sevdalanmış artık onsuz yapamaz olmuş, hüznün garanti edildiği bu kitabın daha çok okunduğunu görmeyi o kadar isterim ki. Tertemiz edebiyat akan, okunması az ama muhakkak daha çok konuşmamız gerektiğini düşündüğüm Saba hikayeleri benim için hep özel kalacak. Mutlaka okuyun derim