Harman, dövenle dövülmek üzere bir araya getirilmiş ekin demetleri yığını demek sözlükte. Bizim memlekette de öğütülen buğdayların elenip serildikleri yüksek kayalıklara deriz harman diye. Şehrin en yalnız en çirkin en korkak sokaklarının bile alenen göründüğü tepedir. Yılları devirmiş meşe ağaçlarının kök saldığı düzlüklerdir. Bir yanda öğütülmüş buğdaylar bir yanda hâlen güneşin altın rengini gururla yansıtan rüzgarın sadık yâri başak taneleri... Başakların arasında ordan oraya savrulan cahil çocukluğum. Cahil dedimse yanlış anlamayın; ayrılıktan, hayal kırıklığından, büyük olmanın getirdiği sorumluluktan, gurbetten, yalnızlıktan, sevdadan habersiz, bir çareliğimi kastettim.
Benim bilgeliğim, gökyüzünde yalnız başına süzülen uçurtmamın ipini ellerimden kayıp gitmeden tutabilmemden, tırmandığım ağaçların hangi dalına basacağımı seçmemden, bulutların neye benzediğini isabetli söylememden, mızıkçılık yapan oyun arkadaşlarımı affetmemden, bakkala ekmek almaya gittiğimde canım çok çekse de o kırmızı kaplı gofretten almayıp zar zor tamamlanan ekmek parasını eksiltmememden, sevilmediğimi bile bile hep çok sevmemdir olsa olsa...
Harman; annemlerin badem ağacı altında soluklanıp çay içtikleri, benimse aç karna demeden ellerim kararana kadar kırdığım taze bademlerin evidir. Ne olurdu elimin karasını gönlüme bulaştırmasaydım ama ben hep sakardım. En sevdiklerimi kaybederdim köşebaşlarında, tutacağım eller kayardı ellerimden, gözlerimi tam kapatamazdım korkardım herkesin gideceğinden, içimden 10'a kadar sayamazdım korkardım biteceğinden, saklambaç sevmezdim hiç kaybolurdum sokaklarda.
Boyumu aşan kayaların ardına gizlenirdim ağlarken, tırmanırken yaralardı ellerimi ama ben kızmazdım bilirdim düşmemi istemediğindendi. Boyumla aşık atan dağdan ağaçları sarılırdı korkunca. Meyvelerinden uzatır yüzümü gıdıklardı. Dağdağanların rengini görenler beğenmez, çürümüş derler kahvesine, serttir bu acıtır derler almazlar bile ellerine. Dağdağanlar serttir, kahvedir ama o minik cüsseleri rüzgara boyun eğmez, topladıkça bereketlenir, yemek zahmetlidir ama bunca cefanın ardından buruk bir tatlılığı olur, parmaklarınıza siner kokusu.
Dağdağanlar gibiydim ben çocukken, belki de halen öyleyim... Kimse bilmez içimin nasıl olduğunu...
İşte kitabın ismi olan "Harman" ı okuduğum anda içime süzülen duygu hüzmesinden birkaçı bu cümlelerim. Her satırında beni, annemi, çocukluğumu, kaybedişlerimi, ülkemi, sevdiklerimi bulduğum eşsiz bir kitaptı.
Elimde ki kitap : Size Dergisi Yayınları 12.Basım.
12.04.2009 tarihinde Yavuz Bülent Bakiler tarafından imzalı. Kütüphaneye bu kıymetli hediyeyi bağışlayan güzel yürekli insan kimse selam olsun... Tekrar iade edecek olmanın hüznü olsa da elimden geldiğince şiirleri bu hesapta ve şiir defterimde saklayacağım. --Yüreğimde saklayacaklarımın yeri baki.--
Kabuk bağlayan ama izi geçmeyen yaralarımın üzerinden nice şiiri geçti. Dökmekten kaçındığım gözyaşlarımın süzülmesine sebep olup her satırıyla birer birer sildi. Unutmadığım anıları hatırlattı bana, imkansızlığı bile sevmenin mümkün olduğunu, kabullenişinde sevdaya dahil olduğunu, gideni beklemenin yorgunluğunu, çaresizliğinde çaresi olduğunu, bir şiirle yüreğimi göğüs kafesimde tutmanın zorluğunu yaşattı, geçmiş, şimdi, gelecek demeden zaman kavramını sevmeye dahil etmeden Zamansız Sevmeyi öğretti. Susmuyor yüreğim durmuyor kalemim.
Son olarak sizlere en sevdiğim şiiri bırakıyorum.
Bilmem ki n'emsin?
Sözde senden kaçıyorum
Dolu dizgin atlarla
Bazen sessiz sevdasın
İpekten kanatlarla
Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla
Karşıma çıkıyorsun
En serin imbatlarda
Adını yazıyorum
Bulduğun fırsatlarla
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla
Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla
Sözde senden kaçıyorum
Dolu dizgin atlarla
Ne olur bir gün beni
Kapından olsun dinle
Öldür bendeki beni
Sonra dirilt kendinle
Çarpsam kara sevdayı
En azından yüzbinle
Nasıl bağlandığımı
Anlarsın kemendinle
Kaç defa çıkıp gittim
Buralardan yeminle
Ama her defasında
Geri döndüm seninle
Hangi düğüm çözülür
Nazla, sitemle, kinle
Ne olur bir gün beni
Kapından olsun dinle
Şaşırdım kaldım işte
Bilmem ki nemsin
Bazen kız kardeşimsin
Bazen öp öz annemsin
Sultanımsın susunca
Konuşunca kölemsin
Eksilmeyen çilemsin
Orada ufuk çizgim
Burda yanım yöremsin
Beni ruh gibi saran
Sonsuzluk dairemsin
Çaresizim çaremsin
Şaşırdım kaldım işte
Bilmem ki nemsin?
youtu.be/kLz9P144imA
HarmanYavuz Bülent Bakiler · Size Dergisi Yayınları · 20091,543 okunma
kitabın yorumuyla (ki bir şiir kitabından çok daha fazlası olduğunu düşünüyorum) kendi naif duygularını ve hayatından aktardığın samimi kesitleri harmanlaman oldukça etkileyici :)