Kitap içinde kuantum fiziğini barındırdığı için biraz ağır fakat zorba ve baskıcı bir kurgu olduğu için sindirebiliyorsunuz.
Çoğu kişinin yıkıp, dökme olarak anladığı anarşizmi bireyin kendini oluşturması ve fikirlerin rahatça ifade edildiği bir fikir olarak aktarmış.
insan evrenin küçültülmüş hali. Eleştirdiğimiz kapitalizm de bizim içimizde sosyalizm de. Paşa da biziz, köle de. O yüzden birini övüp diğerini yok saymanın bir anlamı yok, bu insanın doğasına zıt çünkü. Her şey karşıtı ile var, öyle olmak zorunda.
Kitabın konusu da şu şekilde
Ütopya kurmak için yola çıkan insanların hazin sonu; kendilerini bir distopyanın içinde bulmuş olmaları.
Anarres ve Urras olarak bir duvarla ikiye ayrılmış bir dünya var. fakat bu ikisi de diğer gezegeni ay olarak tanımlıyor .Bir tarafta bir sistem, ırk ve cinsiyet ayrımı olmayan, toplumsal yaşama saygılı ütopya . Diğer tarafta ise tam zıttı olan cahil, meraksız ama doğal ve özgür bir yer var. Bir adam kendini ilerletmek için Anarres den çıkıp Urras’a gidiyor. Burada çok iyi ağırlanıyor. Devşirme bir bilim adamı oluyor. Toplumlar arası fark Dünya ve Ay'da yaşayan insanlar üzerinden anlatılmış. Kitap, aslında genel anlamda sosyalizm-kapitalizm farklarını bir çok altı çizilecek cümlelerle anlatıyor.
"Vermediğimiz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrim'i satın alamazsınız. Devrim'i yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiç bir yerde değildir."
Sorgulatan, düşündüren kitaptı. Okunmasını da öneririm.