1950lerde yazılan bir kitabın bu kadar geleceği görmesi, o zamandan bu zamanları böylesine tahmin etmesi beni çok şaşırttı.
Televizyonlar, telefonlar, tabletler hepsinin kitabın yerini alması, kitapların okunmaması, birer süs eşyası haline gelmesi...
2 3 yıl kadar önce biri bu kitap için "mutlaka okuyacaksınız" gibi iddialı bir yorumda bulunmuştu. Merak etmeme, almama rağmen okumamıştım. Evet daha önce okumalıymışım.
Montag, kitapları yakan bir itfaiyecidir! Kitap okumak, evde kitap bulundurmanın yasak olduğu bir dönemde, yangını söndürmek yerine yangın çıkaran bir mesleğe sahiptir. Bir gün eve dönerken komşusu Clarisse ile karşılaşır ve hayatını sorgulamasına sebep olur. Yaptığı işin doğruluğunu ise bir evi yakmaya gittikten sonra sorgular.
Kitaplardan korkulan, kitapların yaşadıkları düzeni bozduğuna inanılan, okumanın yasak olduğu, evde herkesin "duvar" kadar büyük televizyonlar izlediği, insanların daha bebeklik zamanından itibaren bu şekilde yetiştiği bir dönemi anlatmış yazarımız.
İnsanların cahilliği mutluluk sandığı, öğrenmeden, sorgulamadan hayatlarına devam ettiği, farklı olandan korktuğu dönem inanılmaz tanıdık geldi bana. İnsanların bunu yaşamak sandığı, dikte edilen şeyin doğru olduğuna inandıkları bir yaşam... 1952de böyle bir yazı yazılmış olması inanılmaz etkileyiciydi. Sindire sindire okudum, sizin de okumanızı tavsiye ediyorum.