Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

216 syf.
9/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Yalnızlığın Felsefesi - Land Svendsen
Yazar yalnızlığı; felsefe tarihinden gelen tanımlarla, siyaset-felsefesinin kavramlarıyla, ve son olarak, sosyoloji ve psikoloji alanındaki istatistiksel araştırmalarla irdelemiştir. Yalnızlık hakkında derin ve kapsamlı bir çalışmadır. Buraya beğendiğim tespitleri yazdım, epey uzun oldu ama okunmaya değerdir: "...Hiç kuşkusuz başkalarıyla yakın bağlar kurmaktan kaçınarak kendinizi daima yaralanmaktan uzak tutmaya çalışabilirsiniz ama bunun bedeli daha temel bir yalnızlıktır...Fakat yalnız olmak, özünde ne pozitiftir ne de negatif. Her şey sizin nasıl yalnız olduğunuza bağlıdır...Dönemsel yalnızlık ise kuşkusuz rahatsızlık ya da acı verici olsa da idare edilebilir, üstesinden gelinebilir bir şeydir. Bununla birlikte, müzmin yalnızlık bir kişinin tüm varoluşunun altını oyma tehdidi taşıyan bir koşuldur....Nitekim bazı insanlarda "sosyallikten zevk almama" (socially anhedonic) teşhis edilebilir. Genel olarak konuşursak, bu insanlar sosyal ilişki kurmayı arzu etmezler, dolayısıyla sosyal anksiyetesi olanlardan ayrıdırlar, bu ikinci gruptakiler toplumsal alanda ciddi duygusal ikilem içindedirler, sosyal teması hem arzular hem de bundan korkarlar...Halbuki yalnız olmak ile tek başına olmak iki ayrı olgudur. Hem mantık hem de deneyim açısından birbirinden bağımsızdırlar. Yalnızlığı sosyal geri çekilme olarak tarif edebiliriz. Burada, ilişki ihtiyacımızın karşılanmadığını bize bildiren bir rahatsızlık hissi söz konusudur. Bunu sosyal acı olarak da tanımlayabiliriz. Nitekim bu sosyal acı hissi, fiziksel acı ile bağlantılıdır; her ikisi de aynı nörolojik yolu izler. Fiziksel acıda vuku bulduğu gibi, sosyal acı da acının kaynağından, yani sosyal dünyadan el etek çekmeye sevk eder...Bağlantılı bir türü epistemik (bilgiye ilişkin) yalnızlıktır; bu, başka bir kişiyle iletişim kurmanın ya da herhangi birini anlamanın mümkün olmadığı, dolayısıyla bizim de başkaları tarafından anlaşılamayacağımız inancına dayanır....Nihayetinde, bir kişi toplumsal olarak yalıtıldığı için tek başına olabilir, bu durumda toplumsal ilişki için duyulan arzu doyurulmamış olarak kalır....Yalnızlık ile sağlık ilişkisini araştıran inceleme üzerine yapılan bir çalışma, yöntembilimsel sebeplerle intihara bağlı ölümler hesaba katılmadığı halde, yalnızlığın ölüm oranında güçlü bir ön gösterge olduğunu ortaya koymuştur. Ölüm riskine etkisi günde on, on beş sigara içmekle kıyaslanabilir, obezite ya da hareketsizlikle karşılaştırıldığında ise daha büyük bir etkiye sahiptir. Yalnızlık kan basıncına ve bağışıklık sistemine tesir eder ve vücutta stres hormonunun artmasına neden olur. Yalnızlık ayrıca bunama riskini de artırır ve zaman içinde genel itibanyla tüm bilişsel yetileri zayıflatır. Yine yalnızlık yaşlanma sürecini de hızlandırır. Yalnız insanlar yalnız olmayanlar kadar uyurlar ama uyku kaliteleri daha düşüktür ve çok daha sık uyanırlar...Açıkça görülüyor ki, kendine düzen verme başkalanyla ilişkilerimizde merkezi bir unsurdur ve görünüşe göre, başkalarıyla olan ilişkilerimizdeki herhangi bir zayıflama -hatta böyle bir zayıflama algısı- kendimize düzen verme kabiliyetimizi ya da irademizi dumura uğratmaktadır. İş yerlerinde kendilerini yalnız hisseden insanların, yalnız hissetmeyenıere göre, işte daha kötü performans sergiledikleri de bir vakıadır...Yalnızlık size ger­çekliğin yalnız kısmını gösterir. Size yalnız bir dünya gösterir....Yalnız bireyler kendi sosyal çevrelerini yalnız olmayanlara göre daha bir tehditkar olarak yorumlarlar...Yalnız insanlar hem başkalarından korkan hem de onlarla bağlantı kurmayı arzulayan bir benlik şekillendirmiş­lerdir...Yalnız insanlar hem kendilerine hem de başkalarına daha olumsuz bir ışık altında bakar....Yalnız insanlar kendilerini daha aşağı, daha az çekici ve sosyal olarak beceriksiz görme eğilimindedirler. Kim oldukları ile kim olmak istedikleri arasındaki uyuşmazlığın yalnız olmayanlara göre daha fazla olduğunu naklederler....Sohbetlerde yalnız insanlar daha çok kendilerinden bahsetme ve daha az soru sorma eğilimindedirler.... Hızlı tanışma toplantılarında, yalnız olmayan bireylere göre durumdan daha kopuk ve nahoş bir intiba bırakırlar....Güvensizlik bu gü­veni çok daha fazla talepneder çünkü her daim tetikte olmak, hem kendi eylemlerini hem de başkalannınkini sürekli gö­zetmek, başkalarının niyetlerinde sürekli kendi arzulanyla çatışmanın belirtilerini aramak vs. tüketicidir....Norveç ve Danimarka'da, yurttaşların bariz bir çoğunluğu çoğu insana güvenilebileceğine inanırken, aynı şeye Türkiye ve Brezilya'da on kişiden biri inanmaktadır....Francis Fukuyama'nın sözcükleriyle diyebiliriz ki güvensizlik, insani etkileşimdeki "işlem maliyetini" artırır...Yalnız insanlar sosyal çevrelerini yalnız olmayan insanlara nazaran çok daha tehdit edici algılarlar ve bu korku tam da onu yatıştıracak şeyi, yani insani teması engeller. Sosyal korku başka insanlara iliş­kin doğrudanlığı dinamitleyerek toplumsal ilişkilerin temelini yıkar... Dostluk bir parçanızı talep eder, oysa aşk tüm benliğinizi....Heidegger'in belirttiği gibi, aşık olmak gözümüzü kör etmekle kalmaz aynı zamanda aşık değilken göremediğimiz şeyleri görmemizi de sağlar....Yalnız kişi sevilmediğini, kimsenin ona dostça davranmadığını düşünür ama belki sorun daha ziyade şudur: dostluktan ve arkadaşlıktan karşılanması imkansız talepleri olduğundan birini sevmeye ya da birine dostluk göstermeye yeteneksizdir... Kitab-ı Mukaddes'te Tanrı Mesaj'ını insanlara yalnız olduklarında bildirme eğilimindedir. Musa Tevrat'ı Sina Dağı'nda kırk gün tek başına vakit geçirdikten sonra almıştır. Pavlus'a vahiy ıek başına Şam yolundayken gelir. Her ne kadar İsa kuşkusuz sosyal bir figürse de, yalnız başına ibadet etmeye çekilir ve havarilerine de aynı şeyi yapmalarını salık verir. Erken dönem azizler yoldaşların uzakta İsa'nın orada çektiklerini deneyimlernek ve bu tecrit yoluyla Tanrı'ya yakınlaşmak amacıyla yaban hayata giderler. Muhammed'e ilk vahiy Nur Dağı'nda bulunan Hira Mağarası'nda tek başınayken gelir. Sonuç olarak, vahiyler tek başınalıkta iniyormuş gibi görünmektedir...Hiçbir fark yaratmadığımız, çevremiz için varlığımızın veya yoklu­ğumuzun önemsiz olduğu bir evrene sürgün edilmiş hissederiz. Yalnızlık özellikle utançla bağlantılıdır....Yalnız kişi kendi değerine ilişkin başkalarından beklediği tanınmayı elde edemez, en azından talep ettiği öl­çüde alamaz. Bu yüzden yalnızlık sanki dışarıdan dayahlmış gibi görünür. Yalnız kişi başka insanlarla ilişkiye girmeyi arzu eden ama bundan mahrum kalan biridir. Bununla birlikte, toplumdan uzaklaşıp bir köşeye çekilmek ile toplumsal dış­lanmaya uğramak arasında fark vardır....Bununla birlikte, örneğin, yaratacağı rahatsızlığa rağmen bir sosyal ortama, duruma girmeyi de seçebiliriz....Yalnızlığın acısı yetersiz tanınmaktan kaynaklanan acıdır....Yalnızlık dışandan dayatı­lıyormuş gibi deneyimlenir çünkü bir kişinin çevresi, onun bağlılığa ilişkin duygusal ihtiyacını karşılamak için uygun değildir ama belki de bu algıyı şekillendirmenize yardımcı olacak bazı karakter özelliklerine sahip olduğunuzu da fark edebilirsiniz, fiili bağlılığınıza ilişkin beklentinizin çok yüksek olması ya da yeterince güven beslememeniz, fazla içe kapanık olmanız, sosyal durumlarda kendinizi ve başkalarını fazla eleştirmeniz gibi....Daha genç ve daha aptal olduğum günlerde, mutlaka başkalarına ihtiyacım olmadığına, kendi kendime yetebileceğime inanırdım....Başkaları yalnızlığınızı ancak siz onu gösterdiğiniz ölçüde tanır....Öyleyse her insan yaşamının belli ölçüde yalnızlık barındıracağı gerçeğiyle yaşamayı öğrenmeliyiz. İşte bu nedenle yalnızlığa tahammül etmeyi ve umutla bu yalnızlığı tek başınalığa dönüştürmeyi öğrenmek çok mühimdir..." Bu tespitlerden sonra kitabı niye okuduğumu anlamışsınızdır: Ekseriya yalnız bir insanım. Bu soruna bir çözüm bulma ümidi ile okudum. Fakat yazar Prof., kitabın sonunda, yalnızlıkla başetmem gerektiğini söyledi, ve ciddi bir çözüm önerisinde bulunmadı. Buradan bir puan kırıyorum, 9/10 veriyorum. Fakat fena bir çalışma değil. Yalnızlık olgusuna merak edenlerin okumasını tavsiye ederim.
Yalnızlığın Felsefesi
Yalnızlığın FelsefesiLars Svendsen · Redingot Kitap · 2021388 okunma
·
533 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Nuri Çyl okurunun profil resmi
tebrikler gercekten. erinmeden yazmişsiniz
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.