Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

96 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 saatte okudu
Sen Bir Harikasın Zweig!
YouTube kitap kanalımda Mürebbiye kitabında en sevdiğim kısım olan Kadın ve Yeryüzü novellasını önerdiğim videoyu izleyebilirsiniz: ytbe.one/bvZ6WLQv0uY Anılarımın adamı Zweig beni yine yanıltmadı. Bakalım bu kitabında neler demiş bize Bay Zweig? Mürebbiye öyküsünde, her şeyin arkasında yalan ve bir kasıt arayan çocuklar meydana çıkıyor. Çocuk psikolojisindeki her şeye duyulan merakı Zweig bu öyküsünde de iyi bir biçimde anlatmış. Çocuklara hiçbir şeye anlatmıyoruz. Onların hiçbir şey öğrenmesini istemiyoruz. Böyle yaparsanız sonuçlarına katlanırsınız gibisinden bir öykü olmuş Mürebbiye. Gizli saklı işler çocukları daha çok kızdırıyor, çünkü çocuklar ilgi ister, evde ya da hayatta olup bitenlerden onlar da haberdar olmak ister. Çünkü onların da bu konuda her insan gibi hakları vardır. Dönüm noktalarını seven ve kitaplarında bir olayı tamamen başka bir yöne çeviren üslubuyla Zweig çocukları yaşamla tanıştırmayı başarmış. Öyle ki çocuklar Mürebbiye öyküsünden anladığım kadarıyla kendi hayatlarını milattan önce ve sonra değil de Mürebbiye'den önce ve Mürebbiye'den sonra olmak üzere ikiye ayırmış gibi görünüyorlar. Yaz Novellası'nda, güzel ergen psikolojisi tespitleri var. Zweig bir olayla bir şeyi tersine döndürmeyi çok iyi başarıyor. Beklenmedik bir şekilde sizi öykülerinin içinde tutabiliyor. Ayrıca anılara ve yaşanmış olaylara inanmayan birisinin başrollüğünü yaptığı için benim için de ayrı önemi var. Öyküde, şimdiye kadar okuduğum Zweig kitaplarından farklı bir özellik olarak anılarına inanmayan bir kişiye yer verilmiş. Anılara inanmayan adamın öyküsü de kısa olur diyerek kitabın en az sayfalı öyküsünün bu olduğunu belirtmek istiyorum. Geç Ödenen Borç'da, sadece paranın değil unutulmuş borçların da önemli bir yer kapladığını görüyoruz. Yine bir dönüm noktası var, yine bir kişinin hayatı tamamen değişiyor ve yine bu olay olağanüstü bir şekilde gerçekleşiyor. Öyküdeki Peter karakteri sanki bir Çernobil gibi eski ruhunu arıyor, bunun için bir ışık bekliyor fakat kimse onunla ilgilenmiyor. Kendisini bulunca da onu hiç bırakmamak üzere, insanlara, kendisini ve ruhunu tanıştırma fırsatı buluyor. Ve kitaptaki en sevdiğim öykü olan Kadın ve Yeryüzü'ne geçmek gerekirse. Neden en sevdiğim öykü önce ondan bahsedeyim. Doğayla insanın bütünleşmesi anlatıldığı için benim açımdan tam bir Art Nouveau öyküsü niteliğinde bir öykü oldu. Art Nouveau sanat akımının çıktığı tarihlere bakmak gerekirse, ilginç bir şekilde tam da Zweig'ın yaşadığı dönemde yaşandığını görüyoruz. Art Nouveau'yu kısaca anlatmak gerekirse, sanat ve mimarlık açısından doğadaki eğrisel ve doğal hatların, kendiliğinden oluşmuş ve doğadan çıkmışçasına beliren süreçlerin sanat eserlerinde tecelli etmesi olarak özetleyebilirim. Doğa kullanılabileceği gibi aynı şekilde insanların doğal ve eğrisel hatları da kullanılabiliyor. E insan da zaten en muazzam sanat eseri değil midir? İşte tam da bu yüzden bu öykü, bence doğanın insandaki tezahürüdür. Yağmurdan dolayı ıslanmayı sevmeyen biri olarak yağmur yağsa da beni ıslatsa dedim okurken. Doğal olayların, gökyüzü ve yeryüzü arasında gerçekleşen bütün etkileşimlerin insanlar arasındaki birleşmelerle de açıklanabileceğini görmüş oldum. Doğanın ruhu nasılsa bizim de ruhumuz öyle olabiliyor. Havaya bir bakıyoruz tamamen kapalı. Bizim de içimize bir sıkıntı çöküyor. Aslında bu hem benim açımdan hem de gördüğüm kadarıyla Zweig'ın açısından o kadar güzel bir sıkıntı ki, öykünün ana karakteri de yeryüzünün dertlerini kimsenin takmadığından şikayetçi. Yeryüzü gerçekten o kadar dertli ki, gökyüzüne vakit ayıramıyor. Yeryüzünde her gün o kadar çok yer bombalanıp, o kadar çok masum insan ölüyor ki... İşte bu öyküde de bu olayların üstü kapalı bir şekilde distopya harmanlamasıyla anlatıldığını düşünüyorum. Gökyüzü, yeryüzünün yanında o kadar masum kalıyor ki. Yağmur yağdığı zaman bir insanın bir insana karşı duyduğu şehvet gibi gökyüzü de değişiyor, şimşekler yolluyor, yıldırımlar çakıyor her yere. İşte sırf bu sanatın insandaki tezahürünü bir Nymphomaniac filmi misali anlatmayı başarabildiği için kitaptaki en sevdiğim öykü bu oldu. Zweig mı? Zweig her zamanki Zweig. Kelimelerin gizemiyle dans ediyor resmen, yeryüzünün dertlerini dinleyin diyor bize. Kendinizi tanıma ve fedakarlık uğruna ne yapabiliyorsanız yapın diyor bize.
Mürebbiye
MürebbiyeStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202126,3bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
1.437 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.