Gönderi

Aç adam kahvaltıda korku yer. Sessizlik korkusu sokakları sarsar. Korku tehdit eder. Eğer aşık olursanız, aids olursunuz. Sigara içerseniz kanser olursunuz… Nefes alırsanız zehirlenirsiniz. İçki içerseniz, kaza yaparsınız, yemek yerseniz, kolesterolünüz yükselir. Konuşursanız, işsiz kalırsınız. Yürürseniz, saldırıya uğrarsınız. Düşünürseniz, acı çekersiniz. Şüphe ederseniz, acı çekersiniz. Hissederseniz, yalnız kalırsınız. Dünya zengin çocuklara para muamelesi yapıyor, paranın davrandığı gibi davranmayı öğrensinler diye. Dünya, yoksul çocuklara çöp muamelesi yapıyor, çöpe dönüşsünler diye… Orta sınıftakilere ne zengin ne de yoksul olanları televizyona bağlıyor; vakit henüz erkenken tutsak hayatını kader olarak bellesinler diye. Çocuk olmayı başaran çocuklar çok şanslı. Politikacılar, konuşur ama hiçbir şey söylemezler. Seçmenler, oy kullanır ama seçemezler, medyası bilgilendirmez… okullar cahillik öğretir. Yargıçlar, kurbanları cezalandırır. Ordular, kendi vatandaşlarıyla savaşır. Polisler, suç işlemekten, suçla savaşmaya zaman bulamaz. Kârlar özelleştirilirken iflaslar kamulaştırılır. Para, insandan özgürdür. İnsanlar nesnelerin hizmetindedir… Kilise der ki, beden bir günahtır. Bilim der ki, beden bir makinedir. Reklamlar der ki, beden bir işletmedir. Beden der ki, ben tam bir şenlik yeriyim! Barış ve adalet haykırarak doğan yirminci yüzyıl kanın içinde boğulmuş olarak öldü ve bulduğundan çok daha adaletsiz bir dünya bıraktı arkasında… Yine barış ve adalet haykırarak doğan yirmi birinci yüzyıl da, önceki yüzyılın izinden gitmekte. Ben çocukken, dünyada kaybolan her şeyin Ay’a gittiğine inanıyordum… Ne var ki, Ay’a giden astronotlar orada ne tehlikeli rüyaları ne tutulmayan vaatleri ne de kırık umutları buldular… Eğer bunlar Ay’da değilseler, neredeler o zaman? Yoksa dünyada kaybolmadılar mı? Yoksa dünyada saklanıyorlar mı?
Eduardo Galeano
Eduardo Galeano
·
361 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.