Thomas Mann eseri Majesteleri Kral
İnsanların üzerindeyken cahil ve yalnız. Hayat hakkında hiçbir şey bilmemekte. Güven sağlayan refah için ciddi çalışmalar yapmaya onu iten, şey neydi? Aşkı bilen insan gerçekten de hayattan habersiz midir? Bundan böyle amacımız, yüce görevimiz ve aşkımız; eksiksiz bir mutluluk.
Grimmburg adlı küçük Alman prensliğinde işler yolunda gitmemektedir. Çağın gerisinde kalmış bu grandüklüğü yöneten hanedan, ülkeyi iflasın eşiğine getirmiştir. Dahası, hastalıklı veliaht Prens Albrecht’in uzun yaşamayacağı korkusu da ülkenin geleceğine dair ümitlere gölge düşürmektedir. Grandükün, Klaus Heinrich adlı ikinci bir oğlunun dünyaya gelmesi herkesi sevince boğsa da genç vârisin fiziksel bir kusuru olduğu anlaşılır. Kusurunu gizleyerek yaşamayı öğrenen Klaus Heinrich, sıradan insanlar karşısındaki varoluşunun içi boş olduğunu çok geçmeden fark eder. Amerikalı bir zenginin kızı Imma’yla yolları kesiştiğindeyse, Klaus Heinrich hayattaki rolünü sorgulamaya başlar.
İkinci romanı Majesteleri Kral’da Thomas Mann, içine kapanık, dış dünyaya ayak uyduramamış bir Alman grandüklüğüne tüm Avrupa’yı sığdırmayı başarmaktadır. Dünya Savaşı öncesinde saray hayatını, soylular sınıfının modern dünyadaki yerini sorgulamakta. Bireysel özgürlük ile görev bilinci, gelenek ile modernite arasındaki zıtlıkları masalsı bir dille okura kazandırmaktadır.