Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"İnsanın doğası sınırlıdır," diye devam ettim. "Sevince, kedere, acılara ancak belli bir dereceye dek dayanabilir ve o derece aşılırsa, insan yok olur. Yani söz konusu olan, birinin güçlü ya da zayıf olup olmadığı değildir! Kendi yaşantısına ne ölçüde dayanabiliyor, mesele budur! Hem ahlaki hem bedensel anlamda. Kanımca, kızgın bir ateşten ötürü ölen birine korkak demek nasıl garip olacaksa, kendi yaşamına son veren birine korkak demek de garip olacaktır," diye devam ettim. "Söylediklerin çelişkilerle dolu!" diye haykırdı Albert. "Hiç de sandığın kadar değil," diye karşılık verdim: "Kabul edersin ki, ölümcül bir hastalıktan söz ettiğimiz zaman, insanın doğası bir daha kendini toplayamaz, başarılı bir dönüşüm aracılığıyla yaşamın olağan döngüsünü kuramaz hale getiren, bünyenin bütün gücünü tüketen ya da onu etkisiz kılan bir hastalıktan söz ediyoruz. Şimdi, sevgili dostum, dediklerimi insan ruhuna uygulayalım. İnsana, ona özgü sınırlılığı içinde bakıp yaşamda edindiği izlenimlerin ona nasıl etki ettiğini, düşüncelerin onda nasıl kök saldığını görelim, ta ki gittikçe büyüyen bir tutku, o insanın bütün dingin akıl yetilerini başından alıp götürene kadar. Kayıtsız, aklı başında bir insanın bu zavallının durumunu göz ardı edip onunla konuşması boşunadır; nasıl hasta yatağının yanı başında duran sağlıklı bir insan, kendi bünyesinin gücü sayesinde hastaya en küçük bir katkı sağlayamıyorsa."
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.