Masumluk çağının sanatını yapmadan kurnazlaşan, neşenin ebediliğini tatmadan korkular, tahakkümler, tehditler altında beli bükülen, hakikatler dolu kainata hayranlıkla çevrilmeden, her görüşte asılsız bir yalan, bir izafilik hissesi bulmaya çalışan insan, çocuk olmamıştır. Bu, ilahi çocuklar tarlasında mahsul vermemiş, yarı ölü bir hayattır. Çocukluğunu yaşamadan gömen insanların cemiyeti, hilkate hayran dahiler, mesut yapıcılar, çılgın idealistler ve murada ermiş aşıklar yetiştiremez. Yarınki hayatı yaşanmaya değer yapan çocuklarımızdır. Onlara ne emek verdik ki, gençliğimizden ne bekleyelim?