Bir çocuk, adı Yusuf idi,
sarı saç, mavi göz, cılız biri
herkesin bildiği
güya mahallenin haytası idi.
Üç arkadaş edindi,
Binalar ortasın bir arsada
gözüne -üç badem ağacını kestirdi.
Gidip hemen kendine bir ağaç seçti,
En kolay tırmanılan,
En çok bademi olan bu ağaç idi.
Yalnız badem yemekten sıkıldı da,
koşup arkadaşlarına haber etti.
İki arkadaş birde Yusuf,
Elleri ardına bağlı
Ağaçlara alıcı gözüyle baktı
ve karar verdi.
-aceleyle-
Biri çıktı Yusuf'un ağacına,
bu benimdir dedi.
Diğeri de çıktı aynı ağaca,
benimdir dedi.
Yusuf çıkamadı aynı ağaca,
bu kez ona zor geldi.
baka kaldı aşağıdan,
hevesi kırık
badem ağacına..
göğe kara çizgiler çalmış
ince dallarına.
Değdi gözü
Dal ucunda benek meyvasına.
Fark etti arkadaşları da
gözüne değen meyvayı,
Başladı aralarında
dalın ucuna yetişme telaşı...
Biri dal kırdı
diğeri daha da hırslandı,
hırslanan dalın üstünden
arkadaşını sallayıp attı.
Tam dalın ucuna gelmiş
sırıtıyordu ki
dal kırıldı,
attı sırtından çocuğu, badem ağacı.
Düşen çocuklar ah etti,
evin yoluna viran etti.
Yusuf'un önüne bir dal indi
dalın ucunda
binlerce badem var idi.
14.03.22