Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

214 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Bir entelektüel ültimatomu
Çıktığı kabuğu beğenmemek değil bu, kırdığı kabuğu üzerinden çıkartıp atmak. Zira çıktığı kabuğu beğenmeyen, kabuğun içini de dışını da tanımaz; sadece bir aşağılık kompleksi hastalığına tutulmuştur. Oysa kabuğu kırıp çıkan, bütün kompleks hastalıklarına galebe çalmıştır. Yakup Kadri, ikinci nevinden bir kudrete sahiptir bana göre. Bence buradaki ızdırap da hem köyü hem şehri; hem köylüyü hem şehirliyi çok iyi tanımaktan kaynaklanıyor. Zira “Yakup Kadri köylüleri hakir görüyor” diyenler, köylüleri hiç okşamamış uzaktan sevicilerdir. Dolayısıyla muhabbetleri sahte ve siyasidir. Bu haseple yargıları da politik ve demagojiktir. Basit gibi görünür ancak birçok kimsenin tecrübe edemediği ve dolayısıyla gözlemine mevzu edip muhakemesine konu edemediği bir iştir kır-kent mukayesesi. Bir çok kişi tarafı olduğu kısımdan diğerini yargılamak suretiyle ancak inancını pekiştirmek için bu uğraşa yeltenir. Ancak objektif bir betimleme için birçok etkenin bir arada bulunması gerekir ki bunun başında da dürüstlük ve cesaret gelir. Bir çok tarafgilde olmayan bu meziyetler Yakup Kadri’de en kamil şekilde tecelli etmiştir. Bu yüzden tespitleri yetkin ve isabetlidir. Böylesi bir fırsatın oluşması için de evvela köyden şehire yahut şehirden köye bir göç gerekir. İlki kompleks hastalığına davetiye çıkardığından ikincisi daha isabetli görünmektedir. Her iki tarafı da (köy-şehir) yakinen gözlemlemiş ve her iki tarafta da uzun müddet yaşamış bir okur olarak, -Yakup Kadri bir göçmen olmasa bile- onun köylü bilincini çok iyi tanıdığını ve dolayısıyla köylü bilincine dair çözümlemelerinin isabetli olduğunu, hayranlıkla ifade edebilirim. ... Pek tabii eser yalnız köylülerin bireysel bilinçlerinin çözümlemelerine hasredilmiş de değildir. Bir bütün olarak köylülük bilinci de eserde ziyadesiyle çözümlenmiştir. Ve bu kolektif köylülük bilincinin, milli mücadeleyi nasıl okuduğu yahut o bilince nasıl okutulduğunu da bu eserde bulacaksınız. Bu da milli mücadeleyi anadolunun cehalete batmış bir köyünden okuma şansı yakalamanıza neden olacak. Böylece mücadelenin sadece düşmanın silahına karşı değil, dostun cehalete batmış kafasına karşı da verildiğine şahit olacaksınız. Pek tabi gerçek, bir idealden ibaret de değildir. Gerçeğin içinde ideal olan ne kadar mevcut ise bir o kadar da var olan da mevcuttur. Zira elit kadro vatanın kurtuluşu için her şeyi feda etmek gerektiğini savunurken, arkalarında zaten her şeyini feda ermiş bir halk olduğunu unutuluyorlardı. Öyle ya artık onlara göre “bize yaşama hakkı tanınsın, karnımız doysun da kim bizi yönetirse yönetsin.” anlayışına evrildikleri bir gerçekti. Yakup Kadri dolaylı olarak eserinde, bu gerçeği kulak ardı etmiş gibi görünse dolaylı olarak resmetme zahmetine katlanmıştır. Neticede “en büyük mücadele, köylünün bu anlayışına karşı verildi.” demekle, ulusal egemenliğin çok daha mühim olduğunu vurgulamıştır. Yakup Kadri’nin yalın ve sıcak anlatımıyla 1920’li yılları yaşayacağınız ve bir çok acıyı en deruni hislerinizle tadacağınız bu eseri muhakkak tavsiye ediyorum.
Yaban
YabanYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 202144,2bin okunma
··1 alıntı·
3 artı 1'leme
·
9,2bin görüntüleme
L. G. okurunun profil resmi
Mücadelenin sadece düşmanın silahına karşı değil, dostun cehalete batmış kafasına karşı da verildiğine şahit olacaksınız. Muhteşem tespit. Muhteşem👍
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.