Içerik açısından pek değerlendirmeye girmek istemiyorum. Yani girmesem iyi olur...
Her zaman savunduğum ve genelde uyguladığım bir düşünce var. O da, karşı ki tarafa istedigin kadar tekme tokat saldır eline bişey geçmez... Ama tam yeri ve zamanında öyle bir laf söylersin o taşlar gediğine oturuverir. Öyle bir kitap iste... Bu kitapla ögrendigim cok şey oldu. Mesela beni trilyeli papaz hakkinda arastirma yapmaya sevk etti. Kimse yanliş anlamasinda yilmaz özdilin kitaplari türkü gibi. Anlayarak okumak belirli bir kültur birikimi gerektiriyor. Yani seher vakti bülbülün garip garip neden öttügunu bilmezsen, türküyü anlayamazsin. Ya da türkulerde ki gül- bülbül ilişkisini. ( gecen bunun sinavi vardi orda çalistim calistim şimdi size satiyorum =))Cok alakasiz bir örnek verdim. Ama böyle yani....
Gururlandirdigi kadar, utanctan yere sokan sayfalar var. Bana yeni yeni bilgiler kazandirdi. Okumak için ayirdigim zamanin her bir saniyesi sonuna kadar helal olsun. Ayrıca dilini çok seviyorum. Gündelik kullandiğim dile çok yakın bir dil kullanıyor. Neyse gene tam da bir lafi gedigine koyan kitap yazıp, verebileceği tüm rahatsizliklari vermiş... Eline saglik.