Hayati İnanç hocamızın divan edebiyatına giriş ve divan edebiyatını sevdirme eseri bana göre.
Divan edebiyatı dilinin ağırlığı sebebiyle "okusan bile anlamazsın" şeklinde zihnimizde yer ediyor hep. Bir bakıma doğru da farsça ve arapça kelimeler anlaşılmayı zorlaştırıyor. Halbuki birkaç mısrayla nice hikmetler anlatılmış dedim okurken. Hele bu mısralar yer yer yazarımızın anılarıyla bütünleşip başlıklar altında toplanınca güzel bir eser çıkmış ortaya.
Birkaç güzel alıntı ile incelememi sonlandırmak istiyorum.
"Her ki yek câ heme câ
Her ki heme câ hîç câ"
(Yani, bir yerde olan her yere kavuşur; her yerde olan bir yer bulamaz.) (sf 79)
"Subha dek hiç kimsenin şem'in fürûzân eylemez
Bî-vefâ dünyâ eğer ben bildiğim dünyâ ise"
(Bu vefasız dünya eğer benim bildiğim dünya ise -tabiî odur- kimseyi ilânihâye sevindirmez. Mumu sabaha kadar yanmaz kimsenin.) (sf 66)
"Bed asla necâbet mi verir hiç üniforma
Zer-dûz palan ursan eşek yine eşektir"
( Soysuza asalet mi verir giydiği üniforma? Som altından semer vursan eşek yine eşek.) (sf 150)