Herkese Merhabalar, Stephan King'ten okuduğum 3. kitabın yorumu ile geldim. Kitabı yaklaşık, 2 hafta önce bitirdim ama incelemesini daha doğrusu bana hissettirdiklerini anca yazabiliyorum. Öncelikle, yazardan okuduğum 3. kitap sonrası artık şu fikir bende oluştu. King, biraz fazla abartılıyor sanırım. Hani güzel bir hikaye buluyor ve okuyucuyu sıkmadan güzelde anlatıyor ama sona gelince bir tatminsizlik duygusu beni alıyor. (Hoş bu kitap yazarın ilk kitabı olduğu için çok fazla eleştiri yapmak doğru olmayacaktır :) ) Bu kitap içinde keza aynı duyguları hissediyorum. Başlangıçta, mistik, doğa üstü olayları görünce merakla okumaya başladım. Ama elime kitap sonunda ne geçti ? Neden bu güçleri var olduğunu bilmediğimiz bir kızın, bir sinir krizi sonrası yaşattığı dehşet günü ile biten bir kitap oldu benim için... Kitabın konusuna gelirsek ; Carrie White isimli baş karakterimiz olan kızımız, doğuştan kendisinin başta farkında olmadığı ama daha sonra keşfettiği tele kinetik güçleri olan birisi olarak karşımıza çıkıyor. Babası, daha kendisi küçükken ölmüş ve bu nedenle Annesi ile yaşadığını görüyoruz. Annesi Margerat aslında kızını tek başına dünyaya getirir ve onu öldürmek ister ama yapamaz. Ona göre kızı yaşamaması gereken bir cinsellik yüzünden günah tohumudur. Margerat olacak kişi, o kadar bağnaz, tutucu ve dindarlığını delilik seviyesinde yaşayan bir kadın ki, ona göre her şey günah, yapılan en ufak bir şey için kızını ve kendini sert şekilde ve zaman zaman insanlık dışı şekilde eylemlerle cezalandıran birisi. Carrie ise ilk güçlerini annesinin yine kendisine uyguladığı baskı ve şiddet sonrası keşfediyor. Sonrasında ise başta annesi korkmuş olsa da sonra yine bildiğini okuyor... Carrie, liseye gidiyor ama sınıfın hatta okulun en silik ve dalga geçilecek kişisi olarak yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Lise'nin en zorba ve aynı zaman da kötü kızı olan Chris ise sürekli aşağılayıcı şakalar yapılmasını ve dalga konusunu haline gelmesini planlayıp bundan zevk alıyor. Bir gün, yaşanan bir olay sonrası, okulun o dönem ki popüler erkek karakterimiz olan Tommy onu okulun yıl sonu balosuna davet ediyor. Carrie, başta istemiyor ve altından yine bir oyun çıkacağını düşünüyor ama sonunda Annesini de korkutarak ki hak etmişti, o baloya gidiyor. Bu da aslında sonun başlangıcı oluyor, güzel ve rüya gibi başlayan balo sonrası, yine başına bela olan Chris isimli karakterimizin yaptığı bir oyun sonrası, Carrie çılgına dönüyor ve daha yeni yeni keşfettiği güçleri kontrolünden çıkıyor ve hem okul hem kasaba da yangınlar patlamalar, can kayıpları başlıyor... Bu olay da en çok üzüldüğüm ise Tommy oldu, yani yazarımız bu karaktere acımasız davranmış bence, bak yine hatırladım ve üzüldüm :( Kitap aslında başından beri gazete küpürleri ile olan bu olayın sürekli geriye dönüp anlatılması şeklinde yazılmış ama en nihayetinde ise, bu felaket ile son buluyor. Aklımızda bir dünya soru ile baş başa kalıyoruz. Carrie'nin hayatı nasıl olurdu ? Acaba bu güçlerin nedeni neydi? Annesinin de bu olaylarda payı ve acaba aynı güçler ondada var mıydı? gibi bir sürü soru var aklımda ama cevabı yok... Birden fazla uyarlaması varmış, bir ara onları da izleyeceğim. Benim için 6 puanlık bir kitap oldu. :)

GözStephen King · Altın Kitaplar · 20216,4bin okunma

··

2.854 görüntüleme

Ali Mammadli

@Ali_Skywalker ·

11 Mart 05:27

King türünün tek örneklerindendir. Katiyyen abartılmayan ve tam yerinde bir yazardır. Çalışkan,nitelikli eser sunan ve bir maksatı olan biridir. O bir üstatdır.Korku edebiyyatının dirilişçilerinden… Eserleri bazılarına tatminsizlik vere bilir, zaten tüm insanları tatmin etmek mümkünsüz bir durum. Teşekkürler.

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.