Tezer Özlü'nün sanırım, yazdığı tek senaryosu hariç tüm kulliyatini bu kitapla okumuş oldum. Farklı ve hayata dokunan bir kalem olduğu muhakkak benim için.
Dostu #leylaerbil 'e yazdığı mektuplar ve Erbil'in yazarla geçmişi hakkında önsözü var içeriğinde. Her ikisi de solcu olduğu gözlenen bu çağdaş ve önemli kalemlerin, Türk ve dünya edebiyatı hakkındaki görüşleri bazen ayrılsa da dost kalmaya devam edebilmişler, Erbil'e ve mektuplara bakılırsa. Özlü'nün 1977 kanlı 1 Mayıs'ında canlarını kurtardıktan sonra sürekli yinelediği 'Burası bizim yurdumuz değil ki, bizi öldürmek isteyenlerin yurdu!" sözleri ve Erbil'in 'Hâlâ da öyle değil mi?' cevabı ise çok manidar! Zaten yazar da son aşkının peşinde yanına kızını da alarak Almanya ve İsviçre'ye gitmiş, üçüncü kez evlenmiştir daha sonra. Mektuplarda geçen Türk ve dünya edebiyatı ile Doğu&Batı paradoksu gibi Avrupa kültürü karşılaştırmaları da iyiydi.
Alıntılara da bakarsanız eğer; Özlü'nün gerek hastalıklarından gerekse ülkesinin durumundan çok acı çektiğini ve bu durumun o harika metinleri çıkardığını ancak son tahlilde kansere yenik düştüğünü göreceksiniz. Bazen dram bazen huzur: Yaşam gibi...