Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Çok önemli bir belge daha: Atatürk'ün çok yakın mesai arkadaşlarından Afet İnan'in Medenî Bilgiler isimli bir kitabı var. Atatürk'ün el yazısıyla ortaya koyduğu bir açıklama, bu kitabın 12. sayfasında yer alıyor: "Din birliğinin de millet birliğinin de müyesser olduğunu söyleyenler vardır. Fakat biz, bizim gözümüzün önündeki Türk milleti tablosunda, bunun aksini görmekteyiz. Türkler, Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir milletti. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din ne Arapların ve sairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilakis Türk milletinin millî rabıtalarını gevşetti. Milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi, bütün milletlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu Arap fikri, ümmet kelimesiyle ifade olundu." Atatürk'ün bu görüşü yanlıştır. Evvela İslâmiyet sadece Araplar için indirilmiş değildir. Onun bir Arap dini olduğu iddia edilemez. İslâmiyet, bütün insanlık için tebliğ edilmiştir. Türklerin İslâmiyet'i kabul etmeden önce de büyük bir millet olduğu elbette doğrudur. Ancak Atatürk'ün iddia ettiği gibi İslâmiyet milli bağlarımızı gevşetmemiş, milli hislerimizi, milli heyecanımızı uyuşturmamıştır. Biz, 950 yılında Müslüman olduk. Asya'da büyük devletler kurduk. 1071 yılında Anadolu'ya doğudan girdik. Anadolu Selçuk Devleti'ni teşkilatlandırdık. Balkanlar'a doğru yöneldik. Oğuz'un Kayı boyu, bugünkü Söğüt bölgesinde bin km² lik bir alanda bir uç beyi olarak kuruldu. Sonra bu küçük beylik, 1595 yılında III. Murat zamanında imparatorluk topraklarını 23.337.600 km² ye yaydı. "Millî rabıtaları -bağları- gevşeyen, millî hisleri, millî heyecanı uyuşan" bir millet böyle bir başarıya nasıl ulaşabilir?
·
118 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.