Dünya , kurulalı beri ne çok hayata tanıklık etmiştir. Her dönemin, her bölgenin, her insanın bambaşka hikayesi olsa da kesişir hep birbiri ile. Tarihin tekerrürü , bu benzer hikayeleri ile birçok ders verir , almak isteyene ve nasibi olana. Her insana bir hayat hakkı verilir ve herkes kendi hikayesini yaşayarak gider bu dünyadan. Uzaktan bakıldığında silik bulduğumuz, geçiverdiğimiz her yaşam hikayesi , yakınlaştıkça anlam kazanmaya başlar. Bu kitapta da birçok farklı hayata yakından bakmamızı sağlamış yazar. Her karakteri kendi geçmişiyle , bugünüyle , seçimleriyle değerlendirme fırsatı buldum. 60’lardan 90 lı yıllara gelene kadar 3 kuşağı kapsayan, o dönemin tarihsel süreçlerine de değinen bir roman. Okurken sıkılmadım ama okumaya zaman bulmakta zorlanan bir insan olarak bu kadar kalın bir kitap okumak beni zorladı biraz. Ama dediğim gibi o dönemin yaşanmışlıklarını duymak, farklı insan pencerelerinden hayatı anlamlandırmak çok güzel kazanımlar. Körburun adası ve yaşananlar her ne kadar yazarın kurgusu olsa da gerçeklerle kesiştiği pek çok yönü var. Ve o gerçekleri okuyarak tecrübe edebilmek çok kıymetli şu kısa ömürde. Ne denir, hayat her şeyi tecrübe ederek öğrenecek kadar uzun değil, görebilmek ve ders çıkarabilmek lazım. Kitapla kalın.