Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

416 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
İnsanoğlu, pek bilinmeyen bir gezegende tek başına, elinde pek fazla imkan olmadan ne kadar yaşayabilir? Özellikle bu gezegen; kızıllığın, eksi 150 derecelere varan soğukluk ve kum fırtınalarında zifiri bir karanlıklara sahip olan Mars gezegeni olursa. Bir kere hayal edinin. Yanında hiç kimsenin olmadığı bir toprak parçasında delirmeden nasıl, ne kadar hayatta kalınabilir? İşte kahramanımız Mark Watney bu soruların cevabını uygulamalı bize aktarıyor. Ares 3 görevi adı altında Mars'ta incelemede bulunan Hermes adlı Uzay aracımız içindeki 5 mürettabatıyla, ansızın çıkan bir arıza ile görevi iptal edip, dünyaya geri dönmek zorunda kalırlar. Lakin unuttukları bir kişi var: Botanikci, zeki, esprili astronotumuz Watney. Aslında unutulmuyor. Çünkü arıza esnasında göğsüne saplanan bir anten parçası ile yaşam fonksiyonları sona eriyor. Ve bunu uzay aracı -genç arkadaşımız kesinlikle öldü- diye rapor ediyor. Son seferi kaçıran Mark Watney'de aklını kaçıracak mıydı acaba? Hemen bir yolunu bulup bu gezegenden kurtulmanın yollarına bakacaktı doğal olarak. Tabi sesini duyurabilecek bir canlı olsa da hiç fena sayılmazdı. Kahramanımız bu kızımtrak gezegenden kurtulabilecek miydi? Yoksa yalnız başına ölüme mi terkedilecekti? Bunu Watney'in komik, zeki, sıkmayan, sanki onun yerinde kendini sanıyormuş gibi bir hisle okuyacaksınız. FAKAT... Şimdi geldi olumsuz yerine. Olumsuz dediysem çok değil. Sadece tartışmalı olumsuz bir ön yargı diyelim. Kitap boyunca sık sık, arıza, teknik problemler, rutin işler biraz sıkıyordu. Beni de biraz sıkacakken, beynim bunun zaten böyle olacağını söyledi. Niye? Çünkü Mars denen gezegende gidip görebileceğiniz bir yan komşunuz yok, konuşup dertleşebileceğiniz bir akrabanız yok, gezip tozabileceğiniz bir kız arkadaşınız veya mangal yapıp çay demleyeceğiniz bir yerde yok. Daha da açıyım: Bu eser bir bilim kurgu ve konu Mars'ta tek başına kalmış bir insanın hayatta kalma mücadelesi. Yani oyun tek kişiliktir. Sıradan bir gerilim , macera kitabı olsa konu, yer, mekan patlaması ile okuyucu sıkılmaz. Ama burada ne yapsın garibim. Bundan dolayıdır ki 1.5 yıl bekleme- kurtarılış yaşam çizgisinde, yazarımız bu teknik, rutin konularının ayarını iyi yapmış. Mark Watney'i bize sıkıcı bir palyaço gibi yansıtmamış. Güzel bilgiler ve insanlığın, bir canın ne kadar değerli olduğunu anlatıyor. Matematik bilgiler biraz fazla olabilir ama bilgilendirici. Bunun için düşük ayarda okumalıyız. Sırada ki Mars yaşamına katılacak okurlara tavsiyemdir bu kitap.:)))
Marslı
MarslıAndy Weir · İthaki Yayınları · 20228,6bin okunma
·
18 görüntüleme
mithrandir21 okurunun profil resmi
Teknik arızalar kısmında haklısın, kitapta tek beğenmediğim unsur SOL kayıtlarının "eyvah" diye başlayıp "neyse ki" diye sonlanmasıydı, tabii ki okurken hiç sıkmadı, bu tarz durumların böyle bir durumda da olması çok çok normal ama ne bileyim işte kitap olunca biraz göze batıyor.
İsmail okurunun profil resmi
Evet Uğur.Dediğim gibi konu, Mars ve tek başına hayatta kalma olunca bazı şeyler monoton gidiyor.Ama güzel eserdi.
Ferman Mamedov okurunun profil resmi
İsmail Bey, bu eserde macera, teknoloji, teneke-demir, bitki-böcek arasında edebi incelikler ve duygusallık adına birşeyler aradığınız için ayrıca ben duygulanmış oldum. Marslı'nın dostu benim de dostumdur :) Marslı'yı bir ayrı sevdim var ya...
İsmail okurunun profil resmi
Evet efendim, son yıllarda yazılan en tuhaf, güzel bir bilim kurgu idi.Yazardan devamını bekliyoruz.:))
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.