Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Munazara dediğin
Muârız: İhâtalı (kesin) bir delille haram kılınmış bir şeyin, kesin olmayan bir delile dayanılarak mubah kılınmasını caiz kılacak huccetiniz var mı? İmam Şafiî: Evet var. Muârız: Nedir? İmam Şafiî: Yanımdaki bu kişi hakkında ne dersin? Onun kanına ve malına tecâvüz haram mıdır? Muârız: Tabii ki. İmam Şafiî: Peki iki şahid onun bir kimseyi öldürüp malını aldığına ve şu an yanınsa bulunan malın öldürdüğü kişiye ait olduğuna dair şahidlik etse... Muârız: Kısas olarak onu öldürürüm. Malı da, hakkında şahidlik yapılan maktûlun vârislerine veririm. İmam Şafiî: Bu iki şahidin yalan söylemesi veya hata etmesi ihtimal dahilindedir, değil mi? Muârız: Evet. İmam Şafiî: İhâta (kesin bilgi) ifade eden delillere dayanılarak tecavüzden korunmuş olan mal ve kanı, nasıl olur da kesin bilgi vermeyen delile yani iki şahidin şahidliğine dayanarak helal sayarsın! :) Muârız: Şahidliği kabul etmek bizlere emredilmiş bir husustur. İmam Şafiî: Öldürme konusunda şahidliğin kabul edilmesi gerektiğine dair Ku’an-ı Kerim’de herhangi bir ayet var mı ki! :) (Bakara 282, Nisa 6, Nisa 15, Talak 2) Muârız: Hayır. Fakat mânen bununla emrolunduğumuzu düşünmekteyim. İmam Şafiî: Öldürmenin, kısas ve diyete ihtimali olduğu için, bu mananın öldürme dışında başka bir hükümle ilgisi olabilir mi? :) Muârız: Bu konudaki delil şudur: muslumanlar öldürme konusunda iki şahidle hüküm verilebileceğine icma etmişlerdir. Biz de buna dayanarak Kur’an’da ifade edilen mana konusunda onların bir kısmı hata etse bile, çoğunluğun doğru fikri bulacağına inanmaktayız. İmam Şafiî: Görüyorum ki Rasulullah’tan nakledilen haberleri kabul ediyorsun artık. :) İcma ise sunnetten alt seviyede bir delildir. Muârız: Bunu kabul etmek zorundayız. İmam Şafiî: O halde artık sen, kesin bilgiye (ihâta) haram olan kan ve malı, kesin bilgi vermeyen şahidliğe dayanarak helal kabul eder misin! :) Muârız: Bunu kabul etmek bize emredilmiştir. İmam Şafiî: Allah’tan başkası gaybı bilmeyeceğinden, zâhire göre hükmedip, görünen hallerine bakıp iki şahidin dürüst olduklarına dayanmak ve hükmetmekle emrolunduğunu söyluyorsun. Mesela şahidliklerini kabul ettiğimiz çoğu kimseden hadis almayız. Yine muhaddisin dürüst mü yalancı mı olduğuna dair, hadis lafızlarıyla aynı konuda naklettikleri hadislere, Kur’an’a ve sunnete bakarız. Bütün bunlar da bir takım işaretler (delâletler) vardır ki bunların şahidliklerde bulunması imkansızdır. Yine başka bir yerde imam Şafiî rahimehullah şöyle der: Haber konusunun şahidlik meselesine benzeyen yönleri olmakla birlikte benzemeyen yönleri de vardır. Mesela hadiste bir erkek ve bir kadının rivayeti kabul edilirken, şahidlikte bu durum muteber sayılmaz. Hadiste ravi mudellis değilse "falancadan o da falancadan" şeklinde yapılan rivayet kabul edilirken, şahidlikte ancak "gördüm", "duydum"ve "beni şahid etti" gibi sözler makbuldur. Muhtelif hadislerden birini Kitab, Sunnet, icmâ veya kıyas ile istidlal ederek tercih edebilirken şahidlikte böyle bir şey olamaz. Ayrıca şahidliği kabul edilebilecek birçok kimseden hadis alınmaz. Çünkü lafızlar değişince mananın da değişme ihtimali vardır. Bunun dışında pek çok konuda hadis rivayeti ile şahidlik benzer durumdadır. Er-Risale, s, 372-373.
··
268 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.