Gönderi

362 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kitabın 2. Dünya Savaşı'nı Mihver Devletlerinin kazandığı distopik bir evrende geçtiğinden herkes bahsetmiş. Benim dikkat çekmek istediğim nokta ise kitabın olay örgüsü. Biraz spoiler içerikli yazı olacak uyarayım. Kitabın alt metninde sanki hayatımızda görmediğimiz, varlığından dahi haberimizin olmadığı kişilerin hayatlarını, vereceğimiz önemsiz kararla bile kökünden değiştirebilme ihtimalinden bahsedilmiş. Şöyle ki kitap 4 olay örgüsü üzerinden gidiyor: Frank, Tagomi, Childan ve Juliana. Teker teker spoiler vererek inceleyelim: -Kitabın evvelinde Frank ile Juliana ayrılmıştır. -Kitap başladığında Frank depresyondadır ve işe gecikir. Bu yüzden kovulur. -Makine yapımı silahları (Colt 44) antika diye yutturup satan şirketten kovulan Frank intikam duygusuyla antikacı Childan'ın dükkanına sahte kimlikle gider ve Colt 44 silahındaki ufak üretim hatasını belirterek bu silahların antika olmadığını ifşalar. -Childan şoke olur. Acaba elimdeki tüm antikalar da çakma mı şüphesine düşer. -Frank'in çalıştığı yerdeki ustabaşı Ed de istifasını verir ve tecrübeli ikili kendi şirketlerini kurarak el yapımı takı üretimine başlar. -Ed ve Frank takıları veresiye satmayacaklarına dair anlaşırlar. Ed bi miktar takı alıp Childan'ın dükkanına gider ve basireti bağlanır, takıları veresiye dükkanda bırakır. -Frank'in sahte kimlikle yaptığı tezgah ortaya çıkar ve dahası Yahudi olduğu da anlaşılır. Almanya'ya iade edilmek üzere tutuklanır. -Bu sırada Tagomi, bir Alman ajanı ve Japon generali ile buluşacaktır. Tagomi'nin olay örgüsünü biraz atlıyorum çok bağlayıcı bir niteliği yok. -Tagomi, Japon general ve Alman ajanıyla buluştuğu sırada iki tane Nazi casusu toplantıyı basar ama Tagomi silahını çekip bunları öldürür. Ve büyük bir pişmanlık duyar. -Tagomi varlık krizi yaşarken, general ve ajanı kurtarmasına rağmen, cinayet işlediği silahtan kurtulmak ister. Bunun için Childan'ın dükkanına uğrar. -Kader bu ya, Tagomi'nin silahı Colt 44'tür! Childan'ın ağzı sütten bir kere yanmıştır, silahı almayı kabul etmez. Bunun yerine Childan, Tagomi'ye bir takı satar. Takıyı da üreten Frank'tir elbette. -Tagomi boynu bükük, varoluşsal sancılar yaşayarak aldığı takıyla parkta oturur ve takıyı inceler. Takıyı incelediği sırada iç muhasebesini yapar, alman ajanın aslında japon generalle buluşmak için kendisini kullandığını fark edip, insanların beni kullanmasına ve üzerimden çıkar elde etmesinden nefret ediyorum sonucuna varır. -Ofisine dönen Tagomi'yi Alman konsolosu karşılar. Tagomi'den Yahudi bir kişinin Almanya'ya iade talebini içeren dilekçeyi verir. Tagomi ise az önce yaşadığı bunalımdan dolayı konsolosa öfkelenir, talebini reddeder ve kalp krizi geçirir. -Tagomi'nin iadesini reddettiği kişi Frank'tan başkası değildir. Tagomi üç kişiyi kurtarmış ama belki de kendisini feda etmiştir. Netice itibariyle Frank'in işe geç kalıp kovularak takı işine girmesi, dönüp dolaşıp kendi hayatını kurtarmasına sebebiyet veriyor. Ama bu örgüde bir eksiklik var: Juliana. Onun hikayesini bir türlü bu denkleme oturtamadım. Juliana'nın örgüsü daha çok kitaba ismini veren Yüksek Şatodaki Adam'ın hayatını kurtarmaya yönelik gibi. Ama diğer üçlüyle kesişmediği için sanki bir şeyler yarım kalmış hissi veriyor. Juliana'nın olay örgüsünü kitaptan çıkartınca pek göze batmıyor. Ayrıca olayların gayet rahat bir şekilde ilerlerken son elli sayfada birden ani gelişmelerin yaşanması bende biraz yazarın "eh bitireyim de kurtulayım artık" dediği izlenimini uyandırdı. Her halükarda güzel bir kitap. Yine bir gerçekçilik sorgusu ve yine çarpık bir karı koca ilişkisi barındırıyor. Philip anlaşılan yine kafası dumanlıyken yazmış bu kitabı. Karakterlerin ruh hali betimlemelerini de ayrı sevdim.
Yüksek Şato’daki Adam
Yüksek Şato’daki AdamPhilip K. Dick · Alfa Yayınları · 2020734 okunma
·
80 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.