İnceleme yazısı çok faydalı ve tespitler yine çok isabetli olmuş. Genelde birçok okurun pesimist olarak gördüğü ve çok fazla bulaşıp psikolojilerini bozmak istemediği bir felsefi karakter olarak anılıyor. Ancak inceleme yazısında da bahsedildiği gibi mutsuzluklardan bahsedip aslında mutluluğu işaret etmektedir. Ancak pesimist olarak fişlendiği için günümüzde bile bir kısım okur tarafında çekinilerek okunan bir yazar olarak kaldı maalesef kendisi.
Yanlış hatırlamıyorsam bu kitabı, 50 küsür sayfalık bir kitaptı. 50 küsür sayfanın neredeyse 50’sinin altını çizmişliğim var. Kalemi elimden bırakamadan kitap da sonlanmıştı zaten. Her bir sayfayı çevirirken ağır ağır düşünüp tartıp akıl filtresinden geçirdikten sonra sayfayı yavaş yavaş çevirip diğer bir sayfaya geçerek bitirdiğimi hatırlıyorum. Sakın ola ki 50 küsür sayfalık incecik bir kitap ben bunu çerez niyetine hızlıca okur geçerim diye düşünmeyin. Lakin bu eser, sizi ters köşede bırakabilir. Kontrpiyede kalmayın. Hacmi küçük ağırlığı büyük bir kitap. Schopenhauer okurken vites küçültüp sağ şeride çekerek devam etmek lazım.
Nietzsche’nin ilk felsefi dönemlerinde fikirlerine etki eden kişidir, Schopenhauer. Schopenhauer’in kitabı gençlik döneminde Nietzsche’nin eline ilk kez eline geçtiğinde ‘’Kendimi yeni hazinem ile bir koltuğun köşesine attım, ve o dinamik, kasvetli dahinin benim üzerimde çalışmasına izin vermeye başladım.” demiştir. Nietzsche, daha ilk satırlarda Schopenhauer’in ağırlığını hissetmiştir.
Sonuç olarak; Schopenhauer’in etkisi ilk satırlarda sizi içine çekecek. Tıpkı zamanında genç Nietzsche’yi de çektiği gibi.
“Ondan daha ilk sayfayı okuduktan sonra bütün yazdıklarını okuyacağını ve söylediği her sözü dinleyeceğini bilen Schopenhauer okurlarından biri olmuştum”.
(Friedrich Nietzsche)
Son olarak; kitapçıdan bir kitap aldığımda ilave olarak bu kitabı da alıyorum Düzenli okuma alışkanlığı olan dostlarıma ve okuma şevki olan genç öğrencilere de hediye etmeye çalışıyorum. Mutlaka okuyun