Gönderi

Doğal Bilinç Öz-Bilinçsiz Ustur.
Doğal Bilinç Öz-Bilinçsiz Ustur. Doğal bilinç Usunun hiçbir biçimde bilincinde olmayan Kavramsız bilinçtir. Doğal bilinç tüm realitesini kendi kavramları ile biçimlendirdiğinin, tüm realitesinin kendi bilincinde bulunan bir görüngü olduğunun, baştan sona öznel olduğunun bilinci değildir. Doğal Bilinç kendi bilincinde kendi gelişmişlik düzeyi ile orantılı olarak geliştirebildiği bu soyut biçimselliğin gerçeklik olduğu, onda olduğu gibi var olduğu sanısı içindedir. Onda yalnızca kendi bilinçsiz kavramlarının olduğunun bilincinde değildir. Doğal bilinç özsel olarak bilinçsizdir. Bu bilinç varlığında kendisinde ve kendisi değildir. Bu kendine yabancılaşmış olması demek değildir. Tam tersine, sürekli olarak bu öz-bilgisizliği olumsuzlamakta, kendisini, egosunu aşamalı olarak daha gerçek biçimlere doğru yükseltmekte, gerçekte yabancılık denebilecek olan bir şeyi, kendini-bilmemeyi olumsuzlamakta, kendi gerçeğinin bilincine doğru şekillenmektedir. Bu bilinç her konuda düşüncesinde zayıf bilinçtir , ve her durumda önüne koyulan çözümlemeleri çözümleyebilecek, onları gerçek bağıntıları ve anlamları içinde anlayabilecek, onları kavrayabilecek yetenekten yoksundur, çünkü bu kavrama bir ölçütün, saltık ölçütün, Usun bilgisini gerektirir. Tam tersine, bu bilinç her durumda kendisi o soyut çözümlemeler tarafından yakalanır, kaçınılmaz olarak en yüzeysel analitik anlak kurgularına, dünya-görüşlerine, yorumlara vb., ilk karşılaştığı sözde felsefe parçasına yenik düşer, onlarda "bilimsel" olanı, gerçek olanı bulduğunu sanır, üstelik bunlar açıkça bilim ve gerçeği reddediyor olsalar bile, tıpkı Picasso'nun çirkin kübizmini "güzel" bulan estetik topluluk gibi. Bu bilinç genel olarak kendi çağının, çevresinin kültürünü kendine biçim olarak üstlenir. Edilgindir. Soyut, biçimsiz, belirlenimsiz Egosu tarihsel bir Ego, şu ya da bu olumsal bilinç olur. Kavramsal olarak düşünemez; düşüncesi salt tasarımlar, imgeler arasında bütünüyle öznel güdüler ve dürtüler yoluyla ileri geri gidip gelmekten ve bu olumsallıklar arasında her durumda geçersiz bağıntılar kurmaktan oluşur. Kendisi olmadığını, herhangi bir kültür tarafından belirlendiğini bilmez. Bu kavramsız entellektüel etkinlik, bu herşeyi herşey ile bağıntılayabilen soyutlamacı derin-düşünce etkinliği her doğal bilincin kendini anlatma ve belirtme yoludur. Özgürlüğü, İstenci, Duyuncu vb. salt tasarım olarak bilir, kavram olarak bilmez, ve bu nedenle onlar arasında zorunlu bağıntılardan özgür olarak, başıboşluk içinde herşeyi herşey ile bağlar. Doğal bilinç kendine henüz tam hakkını vermemiş bilinçtir. İster deha, isterse varsıl, ünlü, bilimci, felsefeci, politikacı, sanatçı vb. ya da ne olursa olsun henüz tam olarak kendisi değildir. Yarım kalmıştır. Ve gene de bu yarımlığı içinde kendini saltık olarak sonsuza dek saklamayı ister. Bu onun varoluşudur — değerli, anlamlı, vazgeçilmez bulunuşudur. Ama özü değildir. Bir Ego olduğu için, tüm güdüklüğüne karşın saltık Hakkını ileri sürer. Bu değişiminin sonudur. (Aziz Yardımlı)
·
78 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.