Müslümanlarla müşrikler arasındakii propaganda savaşı, hicret yıllarında baş göstermeye başlamıştı. Bedir savaşından önceki seriyyelerde yavaş yavaş belirgin bir hale gelmiş. Bedir savaşından sonra da büyük bir patlak vermiştir. Çünkü komşu kabilelere propaganda yoluyla etki yapmak her iki grubun da en önemli hedeflerinden biriydi. Bunun için söylenen şiirleri, atlılar Mekke ile Medine arasında götürüp getiriyorlardı. Her iki taraf da kendi hakkında söylenen şiirlere yine şiirle karşılık veriyorlardı. Taraflardan biri zafer elde ettiğinde, galip tarafın şiirleri çoğalırken mağlup tarafın da mersiyeleri (ağıtları), çoğalıyordu.
Rasûlullah (s.a) silahlı savaşa, teçhizat ve sayı bakımından çok az bir kuvvetle girmişti. Fakat şiir konusunda durum böyle değildi. Bir kaç mısra ve beyit söylemekle yetinen sahabelerin yanı sıra; başlarında Hassan İbn Sâbit (r.a) olmak üzere, Kâb ibn Mâlik ve Abdullah ibn Revâha gibi meşhur şairler de vardı.
Kafirlere karşı en şiddetli ve etkin olanları ise Hassan İbn Sâbit idi.