Gönderi

__ Korkunç muzır akıl Ruhu Seni tapınağın kulesine çıkarıp, gerçek Tanrı Oğlu olup olmadığını öğrenmek isterken, ‘Kendini aşağı at,’ diyordu. ‘Zira, Kitaplarda, meleklerin O’nun yere düşmesine vakit bırakmadan kollarına alarak göğe çıkaracakları yazılıdır. Böylece Tanrı Oğlu olup olmadığını öğrenir ve Tanrı Babana olan inancını ispat edersin.’ Ama Sen bu teklifi kabul etmedin, kanmadın, kendini aşağı atmadın. Şüphesiz, bu, bir Tanrıya yakışır, gururlu, görkemli bir hareketti. Ama insanlar, bu zayıf ruhlu, kendi arasında kaynaşıp duran sürü Tanrı değildir ki! Kendini aşağı atmak için bir adım atar gibi olsaydın, kıpırdansaydın azıcık, Tanrıya karşı gelmiş olurdun. O’na olan imanını kaybederdin, sonunda, kurtarmaya geldiğin toprağa düşerek ölürdün. Seni iğfal etmeye uğraşan muzır akıllı Ruhun da istediği olurdu. Ama tekrar söylüyorum: Sana benzeyen kaç kişi çıkar? İnsanların böyle bir kötü çağrıya karşı koyabilecek güçte olduğuna bir an olsun inanabildin mi? İnsan doğası mucizeyi reddedebilir mi? Hayatın korkunç anlarında, iç âlemin en önemli, acı sorunları karşısında sadece sorunları karşısında sadece yürekten gelen kararlarla yetinilir mi? Evet, Sen, kahramanlığının Kitaplarda kalacağını, zamanın ve yeryüzünün en uzak sınırlarına yayılacağını biliyordun. Senin peşinden giden insanların Tanrıya bağlı oldukları için mucizeye ihtiyaçları kalmayacağını umdun. Ama insanın mucizeyi inkâr eder etmez peşinden Tanrıyı da inkâr etmeye kalkacağını bilemedin; oysa bu böyledir, çünkü insan Tanrıdan çok mucize arar. Üstelik mucizesiz duramayacağı için bu sefer kendisi birtakım yeni mucizeler yaratmaya kalkar. Üfürükçüler, büyücüler, kocakarılar önünde dize gelir. Yüz kere asi, dinsiz ya da din sapığı olsa da yapar bunu. Halk, ‘Çarmıhtan inersen Sen olduğuna iman getiririz!’ diye haykırışıp Seni alaya alırken çarmıhtan inmedin. İnsanların imanını mucizeye bağlamak istemedin; özgür, açık bir inanç peşindeydin. Kuvvet korkusundan ezilmiş kölelerin yaltaklanıcı hayranlığını değil, özgür, içten gelme sevgiyi bekliyordun Sen. Ama bunda bile insanlara hak ettiklerinden daha büyük değer vermiştin; yaratılıştan isyancı oldukları halde sadece köledir onlar. Bak ve hükmünü ver. On beş yüzyıl geçti; git, gör onları. Şu kendine kadar yücelttiklerinin halini gör! Yemin ederim, insan, onu bildiğinden çok daha zayıf, basit bir yaratıktır. Senin yaptığını yapabilir mi, elinden gelir mi? Ona bu kadar değer vermekle, hiç acımazmış gibi gücünün üstünde çaba istedin ondan. Bunu Sen, insanları canından fazla seven Sen yaptın! Daha az değer verseydin, onlardan isteklerin de daha az olurdu, görev yükünü hafifletmekle sevgin onlara daha yakınlaşırdı. __
Sayfa 340 - TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARIKitabı okudu
·
751 görüntüleme
LİLİ okurunun profil resmi
Kendime Not : Sayfa 328-365 (Büyük Engizisyoncu ) sakin kafa ile tekrar oku!😁
LİLİ okurunun profil resmi
uzun ama şu satırlardan sonra Dosto'ya hayran olmamak benim için mümkün değil..
1 önceki yanıtı göster
LİLİ okurunun profil resmi
Teşekkür ederim çocuklar uyuduğu zaman dinleyeceğim 😊🙏🏻 takipteyim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.