Gönderi

"Karl Marx’ın tarihsel materyalizmi bağlamında anlaşılabilecek olan hegemonya kavramı, yönetici sınıfın çıkarlarının ideal biçimde, evrensel çıkarlar olarak temsil edilmesidir. Fikirler birikerek evrenselleşir. Her yönetici sınıf hegemonya kapsamını genişletmekle kalmaz, aynı zamanda bu hegemonya ile kendisinden sonra gelecek egemen sınıf arasındaki çatışmayı keskinleştirir ve bu çatışma, evrensel çıkarı temsil eden bir sınıfın (proletaryanın) ortaya çıkmasına kadar devam eder. Burjuva hegemonyasının başlıca aracı “sivil toplum”dur. Gramsci, hegemonyayı, “özel” diğer bir deyişle devlete ait olmayan düzeylerinin rolü içine yerleştirir ve toplumsal hegemonyayı, kapitalist toplumlarda “toplumsal düzeni” korumanın başlıca aracı olarak zora başvurmaktan ayrı bir yere koyar. Weberci açıdan bakıldığında, hegemonya, “doğal üstünlük miti”ne ya da bir statü düzeninin meşrulaştırılmasına denk düşer (Marshall 1999: 299-300). Gramsci hegemonya kavramını, işçi sınıfının burjuva devletini yıkmak ve işçilerin devletin toplumsal tabanı olarak hizmet etmesini sağlamak için yaratması gereken ittifaklar sistemine işaret etmek için kullanmıştır (Gramsci 1978:443). Aynı zamanda, hegemonya terimini, Sovyet proleteryasının köylülük ile ittifakını sürdürmesi ve kendi genel çıkarına hizmet amacıyla, ekonomik çıkarlarını feda etmek zorunda kalacağını öne sürmek için de kullanmıştır (Gramsci 1978:431) (Aktaran Haris L. Kiernan V.G. Miliband R. 2001:274). Gramsci'ye göre hegemonya eğitim, kilise, parti, sendika vb. gibi rızanın kaynağını oluşturan "özel kurumlar"a özerklik alanı tanıyan, dayanıklı ve bağımsız sivil topluma dayanmaktadır (www.Vikipedi, özgür ansiklopedi, 12.06.2008). Kısacası hegemonya, rızanın imal edilmesidir (Marshall 1999: 299-300). Gramsci hegemonya kavramını, benzer politik tarihe sahip ulusal meseleleri karakterize eden ilişkileri ve özellikle sosyal sınıf ilişkilerini açıklamak için kullanır. Ona göre, bir sosyal sınıfın diğer sosyal sınıf üzerinde uyguladığı etki hegemoniktir (hem baskı hem de rızaya/onaya dayalı oluşu). Kapitalist toplum biçiminde burjuvazi ile köylü ve endüstriyel işçi sınıfı arasındaki ilişkiler hegemoniktir. Sosyalist devrimle birlikte burjuvazi hegemonyası ile işçi sınıfı (proleterya) hegemonyası yer değiştirecektir. Fakat hegemonik kontrol, fiziksel (askeri veya politik) ya da yasal zorlama ile değil eğitimle gerçekleşecektir. Alt sınıf, kendi çıkarının gerçekleştirildiği yanılsamasıyla, mevcut statükoyu sürdürmek için ikna edilecektir: Burjuva hegemonyası işçi sınıfının bu yanlış bilincine dayanır. Bu sayede alt sınıfta aktif bir aşınma meydana gelecektir. Bu aşınma şu şekilde olacaktır: Mevcut statükoya rıza göstermek ve mevcut hegemonyanın sürmesi için yönetici sınıfın zorlamasını kabul etmek. Bu yüzden Gramsci’nin kendi kavramsal formülasyonunda, hegemonik yönlendirmede ahlaki ve entelektüel etkinin önemi büyüktür: Ahlaki ve entelektüel iktidar hegemoninin (baskı/rıza) kurulmasına hizmet eder. Hegemonyanın sağlanması (iktidara bağlı olan yaygın rızanın ve boyun eğdirilmenin keşfedilmesi) toplumsal sistemde düzenlilik ve süreklilik sağlar. Hegemonik ilişkinin oluşması ve sürekliliği için eğitim olmazsa olmaz koşuldur (Gramsci 1997). Gramsci yönetici sınıf egemenliğinin (tahakküm) temeli olarak zorlama ve güç rolüyle ilgilenen klasik Marksist iktidar yaklaşımından hareket etmiştir. Gramsci için hegemonik eğitim Antonia Gramsci ve Hegemonik ilişkisi çeşitli “sivil toplum” kuruluşlarında -kilise, okul, sendika ve kitle iletişim araçlarında- ortaya çıkar. Bu noktada Gramsci’nin sosyal teorisi paradoksal görünür. Çünkü onun okul müfredatı olabildiğince muhafazakâr bir görünüm sergiler. Onun yaklaşımında okul, hegemonyanın var olması için temel bir araç rolü üstleniyorsa şayet bu durumda, eğitimin içeriğinin ne olduğunu etraflıca anlamak gerekecektir: İdeolojik olarak işçi sınıfında egemen olan çarpıtılmış hakikat/gerçeklik, burjuvazi tarafından işçi sınıfına eğitim kanalıyla aktarılacaktır. Böylelikle işçi sınıfının çarpıtılmış bilincinin oluşturulmasında hizmet eden okullar, orta sınıfın hegemonyasının sürekli olmasına katkıda bulunur. Bu süreklilikte ise okullarda okutulan müfredatlar/programlar oldukça işlevsel bir role sahiptir."
·
227 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.