Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

126 syf.
·
Puan vermedi
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat Unutmak isteriz bize acı veren ve içimizi acıtan olayları, unuttuk bir daha hatırlamayız sanırız. Lakin bir gün bir olay tekrar hatırlatır bize o yaşananları ilk gün ki gibi sıcaklığı ve can yakıcı haliyle… Tıpkı Mrs. C hanımın 24 yıl önce yaşadığı gibi. Evet, 24 saat bir ömür içinde çok kısa bir zaman dilimi, ama o 24 Saat içinde yaşanılanlar belki 24 yıla sığmayacak kadar özel ve acı doludur. Mrs. C bir hayat kurtarma adına yaptığı iyiliğin sonunda yaşadıklarını hayretler içinde okuyacaksınız. Ah be Stefan Zweig, roman kahramanın Mrs. C gibi bir kurtarıcıyı mı bekledin? Gelseydi vazgeçer miydin intihardan? Bir Yüreğin Ölümü Babalar aile reisliği ve toplumun onlara yüklediği sosyal statü nedeni ile Anneler kadar ön planda değildirler. Oysa aile için bir dağdır baba. Kâh sırtlarını yasladıkları, kâh gölgesinde güneşlendikleri. Babalar bütün evlatlarını çok severler kuşkusuz. Ama kız çocukları başkadır, daha bir özen gösterir, üstüne titrerler, gözlerinden bile sakınırlar. Babalar Emri Hak vaki olmadan da ölürler, ciğerpareleri kız çocuklarının yuvasından ayrıldığı gün ilk ölüm acısını tadarlar. Stefan Zweig de bu öyküde Yıllar boyu eşi ve kızının mutluluğu için çalışmış, onların rahatı ve sosyal statüleri açısından elinden gelen her şeyi yapan bir adamın, gerçekten sevilmediğini ve kendisinden utanıldığını öylesine derin işlemiş ki! Bu hikayede yaşlı adam Salomonsohn’ un acılarını yüreğinizin derinliklerinde hissediyorsunuz. Sahi bizim aldatılmışlıklarımızı ve ruhi kirliğimizi ne temizler? Yıkanmak mı? Uyumak mı? Unutmaya çalışmak mı? Yoksa ölüm mü?... Kitap olarak kısa sürede okunsa da, etkisi ve acısı uzunca sürecek bir eser
Bir Kadının Yaşamından 24 Saat - Bir Yüreğin Ölümü
Bir Kadının Yaşamından 24 Saat - Bir Yüreğin ÖlümüStefan Zweig · Can Yayınları · 20166,6bin okunma
··
81 görüntüleme
Serpil Ağ okurunun profil resmi
Baba kelimesini bile andığımda, yüreğimin en gizli dehlizlerinden bir feryat yükselir. " Hani babam, neredesin ? Bana söz vermiştin, beni tek başıma yapayalnız bırakmayacaktın, şu fani dünyada! " derim. O benim sığındığım tek limandı. "Herkes evlat sahibi olabilir ama herkes ebeveyn olamaz! " derler ya, işte benim babam o ender bulunan sınıftandı. Benim babam hem düşünceleri, hem de eylemleriyle her daim yenilikçi ve yapıcıydı. Babamı anlatmaya kalksam, layıkıyla anlatamam ki... Bilirim ki kelimelerim yetersiz, cümlelerim eksik kalacak. Ama bir de evlat sahibi olup, baba olmayı bile beceremeyen şahıslar var ki, onları Allah'a havale ediyorum. Evlatlarımız bize Rabbimizin bir hediyesi. Ne mutlu evladına doğuştan hak ettiği ilgi ve alakayı gösteren ebeveynlere... Ve yazıklar olsun! Dünyaya gelmesine vesile olduğu halde,evladını bir çöp gibi, sokağa atan ebeveynlere... Ah! Seyit Bey. Can evimden vurdunuz beni. Anılara gark ettiniz. Ama bilmelisiniz ki, erkek evlatları da babalarını sever. Babalarının tüm sevgisizliğine rağmen! Tabii ki bunda babanın rolü çok önemlidir. Baba evladını önemsediğini hissettirmez ise, evlat ne yapsın! Evladın suçu ne? Ama kız çocukları fıtratları gereği, daha bir bağışlayıcı ve affedici. Hal böyle olunca da kız çocukları, daha sahiplenici bir tutum sergilemektedirler. kaleminize ve yüreğinize sağlık. Sevgiyle kalın...
Seyid Ahmet GÜLTEKİN okurunun profil resmi
Serpil Hanım değer kattınız, bunun için çok müteşekkirim sizlere. Aklıma geldiniz bu kitabı okur iken inanın bana. Ne mutlu sizlere birbirlerinize layık olabilmiş baba ve evlatsınız. Dualarımızı gönderiyoruz hakkıyla babalık yaparak baki aleme göç eden tüm babalara... Bazı olgular vardır ki anlatmaya ve tarife kelimeler yetmez. Onlar ancak yürekçe bilinir ve ben eminim ki rahmetli babanız da en derininden hissetmiştir, buna eminim. Böylesi bir öyküyü ve öyküleri sizlerin kaleminden okumakta çok güzel olacaktır. Dilerim ki o gün yakındır. Sizlerin de kaleminize ve yüreğinize sağlık. En derin saygı ve selamlarımla....
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.