Gönderi

Elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsiniz. Birincisi, bir bilgi girdi olarak görülür, bu girdiye işlem yapılır ve bir yorum olarak çıkar. Şimdi eğer girdi doğru değilse, zaten işlem ve yorum anlamsız olur. Bu, salça fabrikasına domates yerine patates sokup diğer taraftan domates salçası beklemeye benzer. İkincisi, bilginin ölçülebilir olması gereklidir. Bir bilginin birimi vardır. O da dildir. İnsanoğlu her şeyi dil ile tanımlar ve eğer dil saparsa tanım da sapar. Bu yüzden dil oyunlarına dikkat etmek gerekir. Birkaç örnek vereyim; bir yerde kelimeler farklı anlamlarda kullanılıyorsa kimin ne dediği, ne demediği anlaşılmaz. Hayduta zeki diyenler, hırsıza hortumcu diyenler, sahtekâra becerikli diyenler dili saptıranlardır. Bunlar dili, suçu örtbas etmek için bağlamından koparırlar. Burada bilgiyi kavrama körlüğü var, epistemik körleşme, yani dilin sapması bilgiye ulaşmayı engelliyor. Dilin içi boşaltılınca neyin doğru ve gerçek olduğu, neyin olmadığı artık bilinemez. Dil görüneni saptırırsa, o dil aklı da saptırır. Sapmış akıl doğruyu olduğu gibi göremez. Bizi en çok tatlı dil kandırır ama sadece iyi konuşmak insanı iyi yapmaz, sadece eylemin iyi olması da insanı iyi yapmaz, hatta hem iyi konuşan hem iyi şeyler yapan biri de iyi biri olmayabilir. Bir insanın gerçekten iyi olması için niyetinin de iyi olması gerekir. İçi dışı aynı olmadıkça güven oluşmaz. Şimdi burada iyi konuşan ve yardımsever bir kişi söz konusu ama bu kişinin kafasının içinden neler geçiyor, kurgusu nedir, ne için insanlara yardım ediyor konusu önemlidir. Bu olayı başından beri takip ediyorum, size diyeceğim şu ki bu olayda mutlaka bir kusur vardır ama görmek istediğimize değil, görülmesi gerekene odaklanmalıyız...”
·
356 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.