Gönderi

Ebu Leheb Peygamberimiz 'in (s.a.v.) amcasıdır. Asıl künyesi Ebu Utbe'dir. Yüzünün ateş gibi parlak olmasından, Peygamberimize kin beslemesinden, öfkelendiğinde yüzünün ateş gibi kızıllaşmasından dolayı Ebu Leheb (Alevin babası) denmiştir. Cehennemlik manaları veren de olmuştur. Ayrıca Uzza putunu koruduğu için Abduluzza da (Uzza'nın oğlu) denmiştir. Peygamberimiz doğduğunda çok sevinmiş cariyesi Süveybe'yi azad edip Peygamberimize sütannesi olarak vermiştir. Böylece Peygamberimize ilk sütannesi bulan kişi de Ebu Leheb olmuştur. Ama ilerde bu sevgi bitip kine ve düşmanlığa dönüşecekti. Peygamberimiz ilk olarak evinde bir yemek ziyafeti vererek akrabalarını İslam'a davet etmeye karar verdi. Yemekte akrabalarını İslam'a davet edince Ebu Leheb hiddetlenerek karşı çıktı. "Biz sana inanmıyoruz, sen yalancısın. Muhammed'i kimse durdurmadan önce biz durdurmalıyız" dedi. İşte günümüz Lehebizmine tabi olan Lehebistler de, "otorite, ilahlık Allah'ındır" diyene kadar sizi severler. Bunu dedikten sonra sizi gerici, yobaz, terörist ilan ederler. İnsanları da müslümanlara karşı kışkırtırlar. Vahye asla tahammülleri yoktur. Hemen susturup yok etmek isterler. Ebu Leheb her fırsatta Peygamberimizi engellemeye çalışıyordu. Peygamberimiz karşılaştığı insanlara ve kabilelere İslam'ı anlatıyordu. Arkasından Ebu Leheb geliyor; "Sakın bu insanın dediğine inanmayın. O yalancıdır. Atalarının dininden yüz çevirmiştir." diyordu Evet "Ata" kelimesini kullanarak şirk düzenini ayakta tutmaya çalışırlar. Hep "Atalardan" bahsederek tevhid davasına inananları sapık, toplumda huzuru bozan ve toplumu bölen olarak tanıtırlar. Atalarının yaptığı işler ise hep doğrudur. Şirk düzenlerini ayakta tutmaya çalışanların bu "ata edebiyatı" hiç bitmez. Bknz: Mâide Sûresi, 104 Ebu Leheb'in zihniyeti "seküler" yapıdaydı. Seküler yapı Allah var der ama Allah yeryüzüne ve kanunlarımıza karışmasın der. Yasalarımızı biz koruruz der. Tabi kanunu, yasayı Allah'a bırakırlarsa düzenleri, çıkarları yıkılırdı. Hâlbuki Allah'ın ölüm ve helak yasası üzerlerine geldiğinde vakit çok geç olacaktı. Ebu Leheb'in zihniyeti "materyalistti." Yani maddeci. Maddeye, paraya, altına, mala, çocuklarına, hayvanlarına tapan, onlara güvenen bir zihniyet. İşte bu zihniyet Mekke'deki adaletsizliğin, zulmün, sömürünün, yetim hakkı yemenin temel sebebiydi. Nitekim putları da doğadaki taş maddesinden yapılmış heykelciklerdi. Ebu Leheb'in zihniyeti "Kapitalist" bir zihniyetti. Faizle sömürü düzeni kurmuşlardı. Onların göbeği şişiyor, eğlenceleri artıyor, birçok insan da fakirlik, zorluk çekip köle haline geliyordu. İnsanları kendisine borçlandırıp onları köle haline getiriyordu. Borçları da faizli veriyordu. Bu düzenlerinin bozulmasını asla istemiyorlardı. Parasız adam gereksiz adamdı. "Sen paran kadar adamsın" sistemiydi. Gözünü “kâr” bürümüş haramkar bir düzen. Milleti "düzen" bir düzen. Para için zina, fuhuş sektörünü işletmekten çekinmiyorlardı. Yeter ki sermayeleri, servetleri korunsun. Peygamberimiz ve vahiy tüm bu düzenin çarklarına da dinamit döşüyordu. Peygamberimiz davasından dönmeyince müşrikler müslümanlara ve Haşimoğullarına boykot yapma kararı verdiler. Kimse müslümanlarla kız alıp vermeyecek, kimse müslümanlara yardım etmeyecek, kimse alışveriş yapmayacaktı. Ebu Leheb Haşimoğullarından olmasına rağmen müşriklerin safına geçmişti. Bu da yetmiyormuş gibi Mekke'ye gelen ticaret kervanlarından müslümanlar yiyecek bişey almasın diye "müslümanlar ve Haşimoğulları bir şey alacağında onlara yüksek fiyat söyleyin ve hiç bir şey alamasınlar. Zararınızı ben karşılarım" dedi. Ebu Leheb tüm varlığını, tüm gücünü müslümanlara karşı kullanmaktan çekinmedi. Günümüz müşrikleri de tıpkı Ebu Leheb gibi çalışmaktadırlar. Müslümanları terörist, yobaz, sapık, gerici, aşırıcı olarak nitelendirip insanları İslam'dan uzak tutmaya çalışıyorlar. Tıpkı Ebu Leheb gibi tüm mal varlıklarıyla ve güçleriyle İslam'a ve Müslümanlara saldırmaktalar. Lehebizmin takipçisi Amerika, Rusya, İsrail, Çin ve daha birçok küfür devleti Müslümanlara zulmetmekten geri durmuyorlar. Ebu Leheb gibi Müslümanların yollarına pislik döküyorlar. Müslümanları boykot ederek aç ve yardımsız bırakıyorlar. Küfür cephesinde hiçbir değişme yok. Hep aynı teknik hep aynı oyunlar. Ebu leheb ölmüştür ama Ebu Leheblik halen yaşamaktadır. Burada sorgulamamız gereken, bugün bizim kabul ettiğimiz tevhid günümüz Ebu Leheblerini rahatsız ediyor mu? Şirki ayakta tutan "Lehebi düzenleri" rahatsız ediyor mu? Lehebi düzenleri rahatsız eden, uykularını kaçıran "LA (hayır)" kelimesidir. Çünkü tevhidle beraber sömürü düzenine (modern kölelik), haksızlığa, putlara LA (hayır) diyoruz. Ayrımcılığa, madde putuna, kariyer putuna, Allah'tan başka hüküm koyanların egemenliğine LA diyoruz. Zenginin fakiri aç bırakmasına, ezmesine, hor görmesine, yetim hakkı yemesine LA diyoruz. Sahte ilahlarla bir din oluşturup insanların beyinlerini uyuşturan "Lehebi düzenlere" LA diyoruz. Taştan, tahtadan, betondan yapılmış putlara LA diyoruz. Lehebi düzenlerin ayakta durmasını sağlayan faiz sistemine LA diyoruz. Ebu Lehebleri bu LA'lar kadar korkutan, uykusunu kaçıran başka bir kelime yoktur. Bu LA'lar Lehebi düzenleri altüst etmek için döşenmiş mayınlar gibidir. Son sözü Şuarâ Sûresi 227. ayete bırakalım: "Zulmetmekte olanlar nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bilecekler." Not: Ebu Lehebler karşımıza bazen amcamız, bazen dayımız, bazen babamız, bazen devlet olarak, bazen Amerika, bazen İsrail, bazen kanal, bazen bir kitap olarak çıkabilmektedir. Bazen de bir arkadaş kadar yakındır. Ortak özellikleri Tevhid davasını engellemektir. Selam ve dua ile. Mustafa Güldağı
·
172 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.