Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

176 syf.
·
Puan vermedi
Thomas Bernhard gerçekten enteresan adam.Paragraf yok.Girizgah yok.Noktalamalar desen hak getire ama inanın soluksuz okudum.Üsluptan konuşalım istedim önce çünkü yazar öyle bir dil kullanmış ki...Sanki bir dedikodu silsilesi gibi -miş'li geçmiş cümleler,bilmem kime dediğine göre... diye devam eden kulaktan dolma anlatılar şeklinde ilerliyor.Düşünme esnasındaki dalgalanmalar gibi cümle(cümle de diyemeyeceğim gerçi)sizi alıp bir o yana bir bu yana çekiştiriyor.Adam ciddi ciddi tehlikeli.Beni hipnotize etti diyeyim de siz anlayın.Sıkıldım diyecekken,kitaptan kafamı kaldırıp "Ne diyor bu?!" diye yere fırlatacakken kalemi...Tam o "emaaaannnn" anımda bir vurucu cümle.Vazgeçecekken bir yargı dağıtmalar.Bol alıntı çizmeceli.Beyni yanıyor yazarın,bize de "Yandım anam!" demek düşüyor. Konuya gelelim.Kahramanımız Konrad,yürüme engelli eşini de kendiyle beraber bir kireç ocağına hapseder ve burada işitme temalı bir başyapıt kaleme almaya çalışır.Kitabın ana konusu "ideal zamanı beklemek" diyebilirim.Kitap boyunca hep bir dikkat dağınıklığından yakınmalar,eşin isteklerinden yılmalar,kağıda dökülemeyen uzuuun bir araştırma hüküm sürüyor.Bekliyoruz bir şeylerin zamanını...Ama ideal zaman derken,ideal tek bir an var mıdır?İnsan o ideal zamanı mı bekler yoksa bir işi hayata geçirme karşısındaki korkusu mudur işi ötelemeye iten? Bence Konrad nasıl karısı üzerinde usandırıcı bir deney yapıyorsa kitap boyunca,yazarımız da okuyucusu üzerinde bir deney yapıyor.Kağıda dökmüş en azından.İyiki okudum.Kafam çok sakindi zaten sınavlardı,evraklardı.Dümdük oldu düşüncelerim.Mersi Bernhard
Kireç Ocağı
Kireç OcağıThomas Bernhard · Yapı Kredi Yayınları · 2021308 okunma
·
250 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.